Sonraki ders de tatil hatıralarıyla geçti. Tekrar zil çalınca Öğretmen;
—Yeni gelen arkadaşlarınız bilmeyebilir. Beslenmelerinizi yiyebilmeniz için, bu teneffüs süresi daha uzun.
Çocukların bir kısmı oldukları yerde beslenmelerini açarken, bir kısmı büfeye koştu. Mehmet ekmek arası köy peyniri olan beslenme poşetini alıp bahçeye çıktı. Kutay ve arkadaşlarıyla birlikte, Ali de büfenin önündeydi. Kutay, Ali’ye iyi davranıyor dost olmaya çalışıyordu.
Mehmet, okul bahçesinin kenarına kadar gelmişti. Duvarın yıkık kısmından geçip, ağaçlardan birinin altında bir kıyıya oturdu. Ekmek poşetini açmıştı ki, bir kaç çocuğun telaşla içeriye koşuşturduğunu gördü. Sınıf arkadaşlarından olan Osman onu görünce durakladı;
—Burada durma, bir köpek dolaşıyor.
Mehmet “Sağ ol” dedikten sonra ayağa kalktı ama durdu. İlerde gördüğü köpeğe baktı.
—Bu mu o köpek.
—Evet, hadi gel.
—Ama bu köpek anneye benziyor.
—Olsun bize ne.
—Yavruları varsa yazık, aç kalmasın.
Osman şaşırmıştı, Mehmet’in köpeğe doğru yürüdüğünü görünce öylece kaldı. Mehmet hem köpeğe doğru yürüyor hem de ona sesleniyordu; “Gel güzelim, gel bak ekmek vereceğim”. Köpek kuyruğunu salmamaya başladı.
—Kuyruğunu sallamaya başladı, sanki seni anlıyor.
—Babam, ‘Hayvanlarla sevgi dolu konuşursan, senin sesinin tonundan anlar’, derdi.
Osman fazla yaklaşamasa da, Mehmet’i hayretle izlemeye devam etti. Mehmet bir lokma köpeğin önüne atıyor, bir lokma kendisi yiyordu. Böylece ekmek bitince, bekleyen köpeğe elini sallayarak seslendi;
—Hadi git artık, git yavrularına.
Kalkıp, yıkık duvardan atlayıp okulun bahçesine girdiler.
—Çoğunu köpeğe verdin. Sen doydun mu bari?
—Ben idare ederim ama onun yavrusu var, ya aç kalırsa. Şey… Adın neydi?
—Osman.
Birbirlerine gülümsediler.
*** *** ***
Sınıfa girdiler. Ali’nin çevresi yine meraklı çocuklarla sarılmıştı. Mehmet kalabalıktan sırasına oturamadı, kenarda bekledi. Ali sanki soru yağmuruna tutulmuştu.
—Tabi var, hem de en iyisinden bisikletim var. Ama annem “Yollar çok tozlu, bisikletle gitme, okuldan seni baban arabasıyla alsın” dedi.
—Hadi ya…
—Öyle zenginseniz niye özel okula gitmedin.
Ali’nin suratı asılır gibi oldu.
—Babam istemedi. Özel okul uzakmış, “Ben de normal okulda okudum, o da bir süre okusun bakalım” dedi. Aslında annem de istemiyordu, bu okula gelmezdim ya…
—Eeee niye geldin o zaman.
—Kaza yapan bir okul servisi haberini duyunca annem razı oldu. En yakındaki okula gitsin dedi.
—Öğretmen geliyor, öğretmen geliyor.
Ali’yi ilgiyle dinleyen çocuklar dağılırken, Erkut ile Turgut Mehmet’i görünce bilerek omuz attılar. Uzaktan onları gören Osman, Mehmet’le göz göze geldi. Mehmet gibi onun da canı sıkılmıştı.
*** *** ***
Teneffüs de Mehmet’in yanına geldi;
—Sana böyle davranmalarına izin verme.
—Uzak durmaya çalışıyorum.
—Bana da böyle yapmaya kalktılar, babam geldi, çok kızgın gibi görünüp onları ikaz etti.
—Bir daha yapmadılar mı?
—Yok yapmadılar, babamın öfkeli görünüşünden korkmuşlar. Sen de söyle babana.
—Benim babam istemiyor böyle şeyleri, “Uzak dur” diyor. Bir arkadaşı çocuğuna sataşanlara kızmak için okula gitmiş, çocukları ikaz etmiş.
—Benim babam gibi mi?
—Evet, ama çocuklar iftira atmışlar ona, “Bizi dövdü, kulağımızı çekti” diye. Adam okula gittiğine pişman olmuş. Bunu duyan babam da “Benim başımı belaya sokma, uzak dur böyle çocuklardan” dedi.
—Vay be, kötü olmuş o adama. Peki ya seni dövmeye kalkarlarsa.
Mehmet bilmem diye dudaklarını bükerken, arkadaşlarından Hüseyin, Osman’a seslendi;
—Okuldan sonra maç yapacağız, arsaya gelir misin?
Osman hem cevap verdi, hem yanlarına yürüdü.
—İzin alabilirsem gelirim, kimler var.
Mehmet yalnız kalınca, Turgut yanına yaklaştı, tepesinde dikildi. Mehmet, iri çocuğun gölgesinde kalınca, yüzüne doğru baktı. Erkut da yanlarına yaklaşıyordu. Turgut öfkeli bakmaya çalışarak;
—Burada ne beklediğimi sanıyorsun?
—Bilmem, bir şey mi soracaksın?
—Benim yerime oturmuşsun.
—Burası sınıf değil ki, burada da yer mi olurmuş.
Turgut, tehdit dolu bir ifadeyle yüzüne doğru eğildi.
—Ne o, itiraz mı ediyorsun?
Kutay, gülerek Mehmet’e ; “Bence kalkma da kavga seyredelim.”
Mehmet, yavaşça ayağa kalktı, oradan uzaklaştı. Turgut’la, Kutay arkasından gülüyordu.
*** *** ***
Akşam çocuklar koşuşturmaca ve kargaşa içinde okuldan çıkıp evlerine gitmeye başladılar. Sınıflarındaki çoğu öğrenci Ali’nin yanına dizilmiş, babasının nasıl bir arabayla geleceğini beklemeye başlamıştı. Lacivert renkli bir Mercedes otomobil okulun kapısına yaklaştı. Ali havalı havalı arabaya binerken, babası Ayhan Bey gülümseyerek çocuklara el salladı. Onlar uzaklaşırken, Mehmet de aynı yöne doğru yola koyuldu.
Bir süre yürüdükten sonra Dolunay sitesinin önünden geçerken Ali’nin bindiği lacivert otomobili fark etti. Balkonlara doğru bakınca balkondaki Ali ile göz göze geldi, el salladı. Ali görmemiş gibi yapıp içeri girdi.
Mehmet boynunu büktü, gün boyu itilip kakılmaktan bunalmıştı zaten. Ali’nin bu yaptığı belki öbürlerine göre daha azdı ama bardağı taşıran damla olmuştu sanki. Kendini yapayalnız, arkadaşsız hissetti. Dolunay sitesinin arkasındaki geniş arsaya yürüdü. Gözü yaşlı eve gitmek istemiyordu. Gelip geçerken uzaktan gördüğü çınar ağacının dibine doğru yürüdü. Ağacın evlerden görülmeyen diğer tarafına geçti, yerdeki kuru yaprakların üzerine oturup, yaşlı ağaca yaslandı. Gecikirse annesinin merak edeceğini bildiğinden, gözlerini kurulayıp bir an önce gitmek istiyordu. Kurulamak için elini gözlerine sürdükçe, elinin tozundan yüzü-gözü kapkara olmaya başlamıştı ki arsanın ortasından geçen Osman, uzaktan onu görüp seslendi.
—Mehmet, sen misin oradaki?
Mehmet, böyle görülmekten utanıp, acele ile gözlerini silmeye çalıştı ama tozlu elleri gözyaşlarına değdikçe daha beter olmuş, yüzüne çamur sürmüş gibi görünmüştü. Osman’a doğru baktı, yanında elinden tuttuğu bir küçük kız vardı.
—Benim Osman. Ne arıyorsun burada?
—Eve gidiyoruz.
—Yeni mi geliyorsun?
—Okula yeni başlayan kardeşimi de sınıfından aldığım için sizden geç çıkıyorum. Şey.. sen ağlamış gibisin…
—Yooo… Gözüme toz kaçtı da.


--- DEVAMI VAR ---
( Arkadaş - 2 başlıklı yazı ahmet-unal-c tarafından 11/10/2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.