—Eşiniz mi beyefendi?
—Evet.
Hemşire şaşkınlıkla Ünal’ın parmaklarına baktı;
—Ama içerdeki hasta bana az önce giden çocuğun babasının da parmaklarına tuğla düştü demişti.
Ünal başını iki yana salladı;
—Bu büyümeyecek mi yahu. Hemşire hanım, ben şimdi ona…
Hemşire, kötü bir şakaya kurban gittiğini anlamıştı. Ünal beyi durdurmak için eliyle işaret etti.
—Lütfen beyefendi, müsaadenizle kendi intikamımı kendim alayım.
Hemşire elindeki ilaç kutusunu geri bırakıp, dolaptan koca bir iğne aldı;
—Az sonra doktor beyin muayenesi biter. Ağrı kesici verip sarmam gerekecekti. Hap halinde verecektim ama sanırım iğne ile vermem daha uygun.
Sıra ile hastaları gezen doktor, odadan çıkmıştı bile. Hemşire odaya girdi, doktorun yazdığı talimatı okudu;
—Evet, önemli bir şeyiniz yokmuş. Ağrı kesici verilip sarılacak sadece.
Aslan önce gülümsedi ama arkadan odaya giren ablasının yüzündeki endişeyi ve eniştesinin kıs kıs gülmesini fark edince korktu.
—Hemşeri hanım.
—Nerden hemşeri oluyoruz?
—Şey, hemşire diyecektim. Hemşire hanım, durumum gerçekten iyi değil mi? Eniştem gülüp durduğuna göre iyi olmam normal değilmiş gibi geldi.
Hemşire, Aslan’ı biraz da zorla çevirip, iğneyi gösterdi;
—Hani şu parmakları ezilen enişteniz mi?
Kocaman iğneyi gören Aslan bağırdı ama kurtulamadı;
—Hayııııır!
*** *** ***
Bir süre sonra hemşire sargıyı da bitirmişti. Can atıldı;
—Dayı imza atayım mı?
—Bana baaaak, yeğenim, ben senin suratına bir imza atarım.
—Anladım anladım, beş parmak imzası. Niye kızıyorsun ki. Her gün mü ayağın sargıda oluyor!
Hemşire, Aslan’a doğru kaşlarını çatarak;
—Kötü şakalarına çocuğu da kattın ama çocuğu üzersen yeni cezalar gelir ha!.
—Aman hemşire hanım, hiç üzer miyim yeğenimi? Şey… Şu köşede gülüp duran eniştemi üzsem ceza yok değil mi?
Hemşire cevap vermedi, odadan çıkarken gülümseyerek;
—Sargıların iki gün kalacak, bu süreyi hastanede geçirmeniz daha iyi olacaktır.
Aslan;
—Hemşire hanım, hani çabucak çıkardım.
—Bana kalsa hemen çıkarırım ama son söz doktorunuza ait. Bu arada ziyaretçilerin de fazla kalmaması gerekiyor. Biraz sonra doktorlar viziteye çıkacak, o zamana kadar hasta yakınlarının çıkması gerekiyor.
Cemile hanım;
—Tamam, hemşire hanım, birazdan çıkarız.
*** *** ***
Akşama doğru, Aslan sıkılmıştı, başka bir hastanın koltuk değneklerini isteyip, onlarla koridora çıktı. Danışma kısmına geldiğinde birkaç doktorla hemşirenin bilgisayar başında tartıştığını gördü;
Klavye başındaki genç doktor, önce ciddi sonra da “Sen ne anlarsın bilgisayardan” der gibi konuştu;
—Hatalı yüklenmiş bir program var. Anlar mısınız bilgisayardan?
Aslan konuşmadaki alay tarzını sezmişti. Ciddi bir ifadeyle;
—Hımm… Söylediklerimi yapın. Önce başlangıç/çalıştır kısmına tıklayın. Açılan kısma ‘CMD’ yazın. Yazdınız mı?
—Evet.
—Şimdi ‘Dir/a/s/h komutunu’ yazar, enter’a da basarsaaaaak…
Aslan son cümleyi bilerek uzatmış, doktorun yazması ve enter’a basmasını beklemişti. Enter’a bastığını görünce, hemen başka tarafa dönüp, görmemiş gibi yaparak. Son cümlesini söyleyip uzaklaştı.
—Bilgisayarımız bundan sonraki ilk kapatmadan sonra, tekrar açılışında formatlanmış ve bomboş gelecektir.
Klavye başındaki doktor ve yanındakilerin, telaşlı “AAA!” bağırışlarını duymamış gibi yaparak, odasına doğru yürüdü gitti. Ona bakan hemşire gelirken bağırmaları durmuştu. Hemen danışmadakilerin yanına gidip olanları öğrendi. Telaş ve sinir içindekileri öylece bırakıp, Aslan’ın kaldığı odaya girdi. Hem kızmaya çalışıyor, hem de gülmesine engel olamıyordu;
—Siz ne yaptınız ya, “Bütün bilgisayarı göçertti” diyorlar.
Aslan, gülümsedi;
—Siz de güldüğünüze göre, o bana hava atan doktor pek tutulmuyor galiba.
—Amaaan! İşi gücü hava atmak. Herkesi küçük görmeye çalışan bir yapısı var. Ama bu yaptığınızdan sonra eline düşmeyin.
—Ne yaptım ki?
—İki haftadır gece nöbetlerinde o bilgisayarda yazdığı bir tez vardı, bütün emekleri boşa gitti. Bakın, koridordan hâlâ sesi geliyor.
—Ha bu “Eyvah, yandım, bittim” sesleri onun mu?
—Gülmeyin Aslan Bey, yine de yazık emeklerine.
—Merak etmeyin, benimle dalga geçmeye çalışarak bu cezayı hak etti ama dosyalarına bir şey olmayacak. Yazdığım komut sadece gizli dosyaları göstermeye yarayan bir komuttu, her şeyin silineceği filan şakaydı. Aynı şakayı başka kurbanlara da yapmıştım.
—Valla şaka bence güzel de, şakanızın kurbanları, tüm hastalıkları size bulaştırıp, dayanıklılığınızı test etmeye kalkarsa karışmam.
—Durun, çıkıp şunların halini bir göreyim.
Genç doktor onu görünce öfkeyle kalktı;
—Bu adam ne ameliyatı olacaksa ben ücretsiz yapacağım.
—Keşke, bilgisayar konusunda benimle dalga geçmeden yapsaydınız bu teklifi. Neyse size bu kadar ders yeter. Engin bilginizle anlarsınız sanıyordum. Fakat görüyorum ki, komutun görevini anlamamışsınız. Bu komut gizli dosyaların isimlerini ekranda göstermekten başka işe yaramaz.
*** *** ***
Ertesi günün akşamı, Aslan aksayarak hastaneden çıkarken, bilgisayar şakası yaptığı doktor ve arkadaşlarının da, önceki kurbanlar gibi -sevgi dolu!- gözlerle kendisine baktığını gördü, hemen bakışını kaçırdı. Koluna giren eniştesine;
—Bak ne çabuk sevdirdim kendimi. Doktorlar, hemşireler beni uğurlamak için sıraya dizildi.
Ünal;
—Valla şaşırmadım desem yalan olur. Fakat niye hiç biri güle güle demiyor, en azından gülümsemiyor.
—Aman enişte, benim gibi biri gidiyor, üzülüyorlar tabi ki, gülecek halleri mi var.
*** *** ***
( Aslan Dayım - 9 başlıklı yazı ahmet-unal-c tarafından 23.12.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.