[if gte mso 9]>

ERGENEKON DESTANI

 

Oğuz kağan’ın soyundan

Gelen alp bir erdi İl Han

 

Moğollara kağan oldu

Güçlü bir hükümran oldu

 

Moğollar kalabalıktı

İşleri hep yağmalıktı

 

Bu insanlar pek garipti

Türk illeri muzdaripti

 

Oklarının ötmediği

Kollarının yetmediği

 

Nerde ise il yok idi

Zulümleri pek çok idi

 

Türk boyları birleştiler

Moğollara harp açtılar

 

Başlarında Sevinç Han’dı

Korkusuz bir kahramandı

 

İlhan bunu haber aldı

Bir hileli düzen buldu                           

 

Topladı tüm, çadırları

Sürüleri, aygırları

 

Çevresini hendekledi

Düşmanlarını bekledi

 

Geldi beklediği düşman

Başlarında da Sevinç Han

 

Bir yaman savaş başladı

Oklar, kılıçlar işledi

 

On gün sürdü zorlu savaş

Kana bulandı dağı, taş

 

Moğolların çerileri.

Sevinç Han’ı sürdü geri

 

Toplanıp karar aldılar

Şöyle karara vardılar

 

Sevinç Han tedbir istedi

Beylerine şöyle dedi

 

“Biz bunları vuruşarak

Yok, etmemiz zor muhakkak

 

Bir hileye başvuralım

Onlara tuzak kuralım.”

 

Şafak vaktini seçtiler

Birden hücuma geçtiler

 

Yenilmiş gibi yaptılar

Hile yoluna saptılar

 

Çadırları topladılar

Bıraktılar ne yok ne var

 

Çekildiler geri geri

Moğolların çerileri

 

Peşlerinden geldi ama

Tutuldular bir kapana

 

Sevinç kağanın ordusu

Kurdu Moğollara pusu

 

Dönüp birden saldırdılar

Moğolları hep kırdılar

 

Sevinç Han galip gelmişti

Kaderi ona gülmüştü

 

 Bu savaştan sonra İlhan soyundan

Kıyan adlı çocuğuydu sağ kalan

 

Kıyan ve İlhan’ın yeğeni Nüküz

O sene evlenmişlerdi henüz

 

Bu ikisi esir düştü düşmana

Pilanlar yaptılar kaçmaktan yana

 

On gün sonra karılarını alıp

Kaçtılar düşmandan gizli atlanıp

 

Savaştan önceki yurda geldiler

Orda birçok öküz, koyun buldular

 

Kıyan ile Nüküz aileleri

Gece gündüz yürüdüler ileri

 

Dağlar arasında dar bir yol bulup

Çok zor şartlar içersinde yol alıp

 

Sürüleri ile dağlar aştılar

Cennet gibi bir yere ulaştılar

 

Gürül gürül akan suları çoktu

Ormanları çayırları pek sıktı

 

Kuşlar uçar, geyik ceylan gezerdi

Otlakları insan boyu uzardı

 

Burada kalmaya karar verdiler

Yurt belleyip Ergenekon dediler

 

İkisinin pek çok çocuğu oldu

Ve zamanla nüfusları çoğaldı

 

Her aile birer uruk oldular

Dört yüz sene bu mekânda kaldılar

 

Artık sığmaz olmuşlardı buraya

Bütün beyler geldiler bir araya

 Atalarımızdan işitmiş idik,

Ergenekon’dan başka bir ülke varmış,

Bizim uruğumuz orda yaşarmış,

Düşman boylar atalarımızı kırmışlar,

Yurdumuzu ellerinden almışlar, 

Artık çoğalmışız korkumuz yoktur,

Bir yol bulup burdan çıkmamız haktır.”

 

Düşündüler, fikrettiler günlerce

Çıkış yolu bulsak dediler birce

 

Bir gün bir demirci geldi dedi ki:

“Ben geçit verecek bir yer bilirim

Emek vermek için değer bilirim

 

Orada bir demir madeni vardır

Eritip yol açmak elbette zordur

 

Sanırım bu demir ancak bir katır

Eritirsek bir yol açılacaktır.”

 

Demirciyi dinlediler, duydular

Bütün beyliklere haber yaydılar

 

Herkes odun kömür toplasın gelsin

Bu dağ mutlak eritilecek bilsin

 

Herkes gayret verdi biri birine

Yığdılar o dağın uygun yerine

 

Odunları kömürleri kıydılar

Bir kat odun bir kat kömür koydular

 

Dağın üstünü, sağ ile solunu

Doldurdular kömür ile odunu

 

Yetmiş yere yetmiş körük kurdular

Odunu kömürü tutuşturdular

 

Körüklerle harlattılar ateşi

Başarıyla tamladılar bu işi


Tanrı’nın gücüyle demir eridi

Bir deve geçecek kadar yer idi

 

Sevinç ile o deliğe baktılar

Açılan delikten taşra çıktılar

 

O günü o ayı kutsal saydılar

Kurtuluş bayramı diye yaydılar

 

Göktürkler böylece huzur buldular

O bayramı her yıl kutlar oldular

 

Demir kızdırılır örse konurdu

Önce kağan gelir çekiç vururdu

 

Sonra bütün beyler aynını yapardı

Göktürklerin böyle âdeti vardı

 

Ergenekon’dan çıktıkları seneydi

Göktürklerin beyi Börteçene’ydi

 

Börteçene Göktürk soyundan idi

Kıyan, Nüküz, uruk boyundan idi

 

Her yana, her ile emir buyurdu

Ergenekon’dan çıktığını duyurdu

 

Bu habere bazıları sevindi

Bazıları pek üzüldü yerindi

 

Göktürkler artık çok güçlü idiler

Eski düşmanlara öçlü idiler

 

Eski düşmanlarla hep savaştılar

Her savaşta zafere kavuştular

 

Onları yendiler ve öç aldılar

Eski yurtlarını almış oldular

 

İbrahim Sağır

 
 

 

 

( Ergenekon Destanı başlıklı yazı sagir tarafından 12.05.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.