Başıboş zamanlardan gizli bir melâl düştü,

Kuşku bedesteninde kardelene al düştü.

 

Çocuksu düşlerimde seccadesinde anam,

Geçmişin aynasından puslu bir hâyal düştü.

 

Sığındığım rıhtımlar yıkıldı birer birer,

Bahtıma nâhak yere kendimle cidal düştü.

 

Sessiz çığlıklar indi düşüncemin üstüne,

Zamanın kıskacında akla ihtilâl düştü.

 

Akrepten bal bekledim nedamet sahrasında,

Yıldızlar güldü geçti, başıma Zühâl düştü.

 

Geceler sinsi sinsi pususunu kurarken,

Mehtabın gül yüzüne hüzünlü bir hâl düştü.

 

Her cefa tufanında kezzap yüklü damlalar,

Acılar harmanında ruhum bîmecâl düştü.

 

Nisyan kelepçe vurdu albümde resimlere,

Hayatın girdabında hatıralar lâl düştü.

 

Hangi gülistandaki mahzun güle ağlayım,

Gurbetin pençesinde yollara muhâl düştü.

 

Umut yaylalarını tayfunlar savurmada,

İfrit bilmecesinden cevapsız suâl düştü.

 

Vefasızlık burcunda baykuşlar çığlık çığlık,

Bir buz parçası gibi omzuma hilâl düştü.

 

 

                                      İbrahim Sağır

 

 

 

 

( Düştü başlıklı yazı sagir tarafından 14.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.