Tek önem arz edendi
oysa o nameler dalga dalga süzülen gönül dergâhımda.
Bir varmış demeden
yokluğa karışan o patavatsızlığım kadar sitemkâr bir mizacın izdüşümü, yaş
dönümü ve yüz görümlüğü idi dağıttığım tebessüm öylece peyda olan adın her
aklıma düştüğünde.
Gülümseten ne varsa sana
dair ki gülümseyen bir yüreğin son tınısı idi arda kalan her telaffuzunda o
sırdaş imgeler kanatırken saklı düşlerimi. Sakladığım ne varsa dünden uzanan ve
anı kollayıp yarını kovalarken usul usul.
Koşmak alabildiğine
dönmekse aslolan başladığım yere.
Sil baştan kaçıncı
cümle bu…
Kaçıncı satır arası
nizam
Kaçıncı feryadım
Tanrı’ya.
Dönmekse aslına, hiç
durma.
Değişmediğim ise tek
gerçek
Daha dündü ne de olsa
Gözlerimi açtığım o
kucak
Yanından bir an bile
ayrılmak istemediğim
Gölgen bile kabulüm.
Külfeti ağır tüm
imgelerin, fazlasıyla geçirgen bir yürek benimki sünger kadar çeken içine ve
içten içe yanan bir ateşin kıvılcımı havada raks eden: En aza tekabül ederken
evren ne çok kaide sığamadığım içine ve sığdırdığım dünyaları.
Tüme varan bileşkeler
yeknesak ve tüm doneler detaylara bölünmüş, çalıntı aşkların mizacı kadar
gölgelerde saklı ve hepten kayıp görmediğim yarınlarım yeni üzünçlere gebe.
Karamsarlık değil aslolan bilakis gerçekçi yanımın dibe vurduğu o hülasa çukur
gömütlerin kazıntısı kadar asil ve bilinmez bir vakurlukla devinip dururken
zaman.
Kof varlıklar ruhun
engebeleri ile çevrili bir o kadar küflü mizaçlar enginlikten nasibini almamış
ve tek uzantısı bilinmezliğe tekabül eden. Karanlığı sırdaş edinmiş kim varsa
uzak dursun benden. Karanlığa sığınıp aydınlığı karartan yeteri kadar hayalet
tanıdım ölmezden önce şeytanla işbirliği yapmış ve aldım da boyumun ölçüsünü.
Türevinin kötülük olduğu ne çok donatı ve ne çok sığlık sığınağı yalan ve
küfürle iştigal eden.
Bu mu gerçeğin izdüşümü
yoksa koca bir yanılsama mı aşka dair ne varsa gizli saklı derinlerde
kaybolmaksa çoktan verildi kayıplar: Ergen bir düşün büyüsü kadar sıra dışı,
elimde kalan yarım simit kadar iştah açıcı hele ki görünmezliğim kadar gerçek
ve rüyaların korunaklığında yeniden dalmak düşlere uyanmamak ise tek seçenek
bile bile kavuşmak yeni güne savururken kırıntısını yüreğin savsaklarken
üzünçleri ve çekip çıkarırken saklı yarımı saklı yarınlara bel bağlayıp sahte
mizaçlarını bertaraf ettiğin ne çok imge. Tek bir özne aslında gerçeği
dünyanın: Ne o ne de onlar ne de siz sadece biz’e tekabül eden iki kayıp varlık
yolları kesişmiş kesişmese de kaderleri yine de tümevarım kadar gerçek tekilden
çoğula uzanan o son imge…
Mühimmat depomda ekip
ekip büyüttüğüm tüm ekipmanım sırlı gecenin koynunda yoldaş şu sefil yüreğime.
Sevi dilinin ahengi
kadar baştan çıkarıcı o tınısı ile yeknesak gidişatına çoktan rest çektim
büyülü dünyaların engebeli kıyılarına.
Yol bildim yol verdiğim
ne varsa arda kalan ve silik de olsa o tek hece.
Tek hece ama ilk ve
son.
Son kelime saklı
hatıratımda söylemekten imtina ettiğim.
Ve tüm yalanlar berduş
en az malikleri kadar.
Tek gerçek olansa
elimin titrekliği kadar kırılgan ve beklenti yüklü yarınlar varmama ihtimalini
göz ardı ettiğim…
İhtimaller akla zarar
ama ümitler değil mi o mütereddit ruhun asli gıdası şiir kadar gerçek ve şair
kadar asil. Bir düşün kıyısı olsa da düşmüşsen bir kez aşka…