Hikaye bu ya köyün birinde artık çiftçilik insanları geçindirmez hale gelince köy halkı büyük şehre göç etmeye ve iş bulup çalışmaya karar vermiş. Çoluk çocuk toplanmışlar, kasabaya kadar yürüyecek; trene binip İstanbul’a gidecekler.

Sabahtan çıkmışlar yola, gide gide köydeki nehrin üzerinde kurulu köprüye varmışlar. Köprünün orta yerine geldiklerinde biri bağırmış: “Bakın, bakın! Tilki nasıl da yüzerek karşıya geçiyor!” Herkes bakmış aşağıya. Tilki suyu yardırarak karşıya geçmeye çalışıyor ve atmış kendini karşıya. Bu arada biri almış sözü: “Hayvana bak be! Ne yüzücüymüş, kuyruğu suya değmeden geçti karşıya.”. Diğeri itiraz etmiş hemen “Hayır, ben gördüm, tilkinin kuyruğu suya değdi.”

Tilkinin kuyruğu suya değdiydi, değmediydi derken gruplaşmış köylüler. Birazdan bir kavga başlamış, derken silahlar çekilmiş, ateş edilmiş. Ortalık kan gölüne dönmüş. Kırk kişilik kafileden iki kişi sağ kalmış. Bunlar da bakmışlar ki bir hiç yüzünden onca insan öldü, bari biz bunu devam ettirmeyelim, onların gidemediği amacımıza doğru yürüyelim deyip kavgayı kesip göç yoluna devam etmişler.

Gel zaman, git zaman bu iki köylü büyük şehirde iş kurmuşlar, evlenmişler, çoluk çocuk, torun derken köyleri gelmiş akıllarına. Yıllarca gurbette birbirine destek olan iki hemşehri o yaz tüm aile ve akrabalarıyla köye gitmeye karar vermişler.

Yaz gelmiş, arabalara atlanıp köy yolu tutulmuş. Köye girişte köprünün üzerine gelince yine orta yerde durmuşlar. İnmişler arabalardan. “Vay be, demiş biri. Kırk yıl önce burada bir hiç yüzünden 38 kişi ölmüştü. Ne kadar aptalmışız, bir tilkinin kuyruğu için o kadar insana değer miydi?”

“Haklısın, demiş diğeri. Boşu boşuna gitti onca can. Tilkinin kuyruğu suya değse ne olur, değmese ne olur? Bizimki de aptallık işte.”

“Çok doğru, demiş öbürü, boşu boşuna öldüler. Halbuki tilkinin kuyruğu suya değmişti.”

“Hayır, değmemişti!” itirazı yükselmiş hemen ve ardından yine bir kavga başlamış. Kırk yıl önce tilkinin kuyruğu suya değmişti, değmemişti diye. Yine silahlar çekilmiş, yine canlara kıyılmış.

Şimdi bu hikayeyi neden anlattık. Ülkemizde aylardır “Tilkinin kuyruğu”nun kavgası yapılıyor. Halk da seçtiği “seçkin” insanların bu kavgasına anlamsız anlamsız bakıyor.

Bir "paralel yapı" söylemi, bir yolsuzluk iddiaları aldı başını gidiyor. Tapeler havalarda uçuşuyor, hakaretlerin bini bir para!...

Siyasetin, gündemin seviyesi yerlerde sürünüyor!

Gidişat hiç ama hiç  iyi değil!..

Ben halk adına bunu söylerim.

Gerisi “seçkin”lere kalmış.

Yoksa halk konuşması gerektiği gün konuşur ve iyi konuşur.

( Tilkinin Kuyruğu başlıklı yazı M. Kuvancı tarafından 16.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.