...

“İnsanoğullarının yönetim sanatı üzerinde düşünen herkes, devletlerin geleceğinin gençlerinin eğitimine bağlı olduğu konusunda ikna olmuşlardır.” der Aristo. Aristo’dan bugüne bu görüş değişmemiş, devletinin devamını düşünen her millet çocuklarının eğitimine önem vermiş, onların en iyi eğitimi alması için imkanlar sağlamıştır.


            Cahit Sıtkı’nın “Otuzbeş Yaş” şiiriyle tanıdığımız, ayrıca ahirete yapılan bir yolculuğun anlatıldığı meşhur eseri “İlahi Komedya”nın sahibi Dante Alighieri “Eğitim, ekmek ve sudan sonra halkın en zorunlu ihtiyacıdır.” diyor.


            Gençlerimiz, çocuklarımız bizim geleceğimiz, yarın nasıl bir ülke, nasıl bir dünya ve nasıl bir gelecek istiyorsak çocuklarımızı ona göre eğitmeli, yetiştirmeliyiz.


            Üzülerek ifade etmeliyim ki Covid 19’un ülkemizde etkisini gösterdiği Mart 2020’den bu yana, bir yılı aşkın bir süredir, eğitimi askıya almış durumdayız.


            Her ne kadar eğitim konusunda “Şunu yaptık, bunu yaptık” söylemleri olsa da görünen köyün kılavuza ihtiyacı yoktur. Eğitim okulda verilir, öğrencinin okulun bahçe kapısından girişiyle başlar eğitim. Bahçe kapısındaki güvenlik görevlisine “Günaydın” demesi onun eğitimin başlangıcıdır. Arkadaşıyla selamlaşması, konuşması, öğretmenine bakışı, elindeki çöpü kovaya atması, oyunda arkadaşının hakkını gözetmesi, kendi hakkını koruması… bunlar hep eğitimin birer parçalarıdır. Eğitimi sadece formül öğretmek, okumak, yazıp çizmek, soru çözmek olarak değerlendirmemek gerek ki bu da zaten eğitim değil, öğretimdir.


            Eğitimin önemini idrak etmiş ülkeler pandemi sürecinde okullarını açık tuttular. UNESCO verilerine göre 19 Nisan 2021 itibarıyla 210 ülkenin 112’sinde okullar tamamen açık, 59’unda kısmen açık, 10’unda ara tatil, 29’unda ise kapalıdır. Tamamen açık olan ülkeler İsveç, Kanada, İsviçre, Romanya, Japonya, İngiltere, Rusya, Çin, İsrail, İzlanda… Kısmen açık olan ülkeler de Hollanda, Macaristan, Brezilya, Almanya, Yunanistan, Avusturya, Danimarka, Finlandiya, Amerika, Azerbaycan gibi ülkeler. Biz de 8 ve 12. Sınıf öğrencilerimizi sınava hazırlık için okullarımıza devam ettirdiğimiz için kısmen açık ülkeler arasındayız. İlkokul öğrencilerimizi de bir ara yüz yüze eğitime dahil ettik ama devamını getiremedik.


            Okulların yüz yüze eğitime başlaması için öğretmenlerin aşılanması büyük önem taşıyor. 27 Mart 2021 tarihinde UNESCO, tüm ülkelere COVID-19 aşılama uygulamasında öğretmenlere öncelik verilmesi hususunda bir çağrıda bulundu. Eğitimin güvenli bir şekilde devam edebilmesi ve okulların açık kalması için ulusal COVID-19 aşısı uygulama planlarında öğretmenlere öncelik verilmesi gerektiğini savunan UNESCO, 150 ülkeden yalnızca 17’sinin aşılama uygulamasının ilk aşamasında öğretmenlere öncelik verdiğini belirtti. Öte yandan, COVAX programı tarafından desteklenen orta ve düşük gelirli bazı ülkelerde de öğretmenlerin öncelikli grupta yer aldığı belirtildi.


19 ülkede aşılamanın ikinci aşaması öncelik grubu, 20 ülkede aşılamanın üçüncü aşaması veya daha ileri aşamaları öncelik grubu olarak öğretmenleri içeriyor.


Amerika Birleşik Devletleri’nde her 5 öğretmenden 4’ünün aşı olduğu, İtalya’daki okul personelinin % 80’inden fazlasının aşılandığı ifade ediliyor. Bizde de okulöncesi ve ilkokul öğretmenlerinin aşılanmasıyla % 20 civarında öğretmen aşılanmasının gerçekleştiğini biliyoruz. Bu aşılama oranı gerçekten çok azdır ve ülkemizin eğitime verdiği önemi göstermesi açısından dikkate değerdir.


Bu yıl beşinci ve dokuzuncu sınıfa başlayan öğrenciler yeni okullarına hiç gitmediler. 6, 7, 10 ve 11. Sınıf öğrencileri de yüz yüze eğitimden mahrum kaldılar. Yüz yüze eğitime en fazla ihtiyacı olan ilkokul öğrencilerimiz haftada iki gün de olsa bir süreliğine okullarına gelebildiler ancak şimdi evlerinde, okullarından uzaktalar ve onların acilen yüz yüze eğitime başlaması gerek.


Online eğitimin ileride doğuracağı sosyal ve psikolojik sorunlar apayrı bir yazı konusudur ve sosyologlarımız, psikologlarımız bu alanda ciddi araştırma, çalışma yapmalıdır.


Bilindiği üzere Milli Eğitim Bakanımız, 2020-2021 eğitim öğretim yılının 2 Temmuz’a kadar devam edeceğini duyurdu. Yapılan son açıklama ile de liselerde ikinci dönem sınavlarının isteğe bağlı olduğu açıklandı. Buradaki çelişkiyi otuz yılını eğitim öğretime vermiş bir eğitimci olarak anlayamadığımı söylemeliyim. Biz, ne yazık ki eğitimin önemini öğrenci olarak da veli olarak da hatta devlet olarak da kavrayamamış bir ülkeyiz. Bunun için eğitimi sadece sınavlar için yaptığımızı sanıyoruz. Bu hatadan dolayıdır ki okullarımız sadece sınav grupları olan 8 ve 12. sınıflar için açık. Yine bu hatadan dolayıdır ki geçen yıl da okullardaki yazılı sınavların yapılmayacağı açıklamasından sonra öğrenciler online dersleri bırakmışlardı.


Bu yıl da aynı hataya düştük. Liselerde ikinci yarıyıl sınavları isteğe bağlı bırakıldı ve öğrencileri okul için bağlayan bir şey kalmadı. Zaten online dersteler yüz yüze derslere gelemiyorlar, artık online derse de girmeyecekler sınavlar yok diye. Öyleyse okulları 2 Temmuz’a kadar neden uzattık?


Ülkemizin, milletimizin geleceği için çocuklarımızın eğitimine önem vermemiz gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Bunun için de okullar yüz yüze eğitime bir an önce açılmalıdır.


Çocuklarımızın eğitimi ve ülkemizin geleceği, turizm sezonundan çok daha önemlidir. Günü kurtarmak yerine geleceğimizi kurtarmayı hedeflemeliyiz.

 




( Pandemi Süreci Ve Eğitimdeki Halimiz başlıklı yazı M. Kuvancı tarafından 17.05.2021 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.