Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 5.12.2016
Okunma Sayısı : 1327
Yorum Sayısı : 5


Babama kapıyı dayımın oğlu Ali Necat açtı, kardeşim de yanındaydı. Bense oturma odasına girip
bekledim. Arkadaşıyla birlikte bir müddet salonda oturdular, sonra içeriden sesini duydum.

-Nerede o?
Ali Necat sıkılgan bir sesle cevap verdi.
-Fikret mi? İçeride oda da.
-Neden çıkmıyor, yaptığını biliyorsunuz değil mi?
-Ne yapmış ki bir şey anlatmadı, sadece senin kendisine kızdığını o nedenle geleceğini söyledi.
Babam okkalı bir küfür savurduktan sonra, anlatmıştır anlatmıştır. Sizin yediğiniz içtiğiniz 
ayrı gitmez.
-Hayır ben bir şey bilmiyorum. Fikret her şeyi anlatmaz, bilirsiniz biraz içine kapanıktır.
-Çağırın da gelsin bakalım, biz buraya gelmişiz ne oturuyor orada madem bir suçu yokmuş.

Salona geldim, önce arkadaşının elini öptüm. Babamın elini öpmek istedim öptürmedi.
Sonra kardeşime döndü ve hazırlanın oğlum sizi götürmeye geldim, ağabeyinin yaptığı haltlardan
sonra size tatil yaptırmam, gelin evinizde oturun.

Ben daha sinirli olacağını bekliyordum. Ama benimle ilk konuşmayı arkadaşı yaptı.
-Oğlum ne oldu, neden karıştın olaylara.
-Amca bunu yaşayan bilir, öğrenci olsaydınız belki siz de aynı şeyleri yaşardınız.
-Peki oğlum diyelim ki karıştın olaylara, neden otobüs taşladın? Sen akıllı bir çocuksun bunu
sana hiç yakıştıramadım.
-Evet bir gruba dahil olduğum doğrudur. Ama ben o grupta yapıcı olmaya çalıştım.  Taş atma
olayında da engel olmaya çalışanlar arasındaydım. Ancak İzmitli  eski bir okul arkadaşım 
kasıtlı olarak beni suçlayınca göz altına alındım. İlk duruşmada Hakim beni serbest bırakmıştı
daha sonraki mahkemelere gitmedim. Nedense bana da ceza vermiş.
-İftira olduğunu söylemedin mi Hakime?
-Söyledim amca, sanırım inandı da bana yoksa altı kişiyi tutuklar, beni serbest bırakır mıydı?

Babam bizi sessizce dinledi. Sonra söze karıştı.
-Suçu olmayana ceza vermezler. Ben size her zaman söylerim yeter ki okuyun gerekirse ceketimi
satar yine sizi okuturum diye, ama senin bana yaptığına bak. Bırak okulu gitme o zaman.
Hiç sesimi çıkarmadım, o an için belki de hiç cevap vermemek en iyisiydi.

Bir taraftan da Ali Necat için üzülmeye başlamıştım. Çocuğun evinde ona yaşattığımız  hiç de
iyi olmamıştı. Ve şimdi onu o vaziyette bırakıp hep beraber gidecektik.

Biraz sonra babamın haydi bakalım kalkın demesiyle, kuzenle vedalaştık. Gerçekten çok üzgündü
ve bana ben senin kötü bir şey yapmayacağını biliyorum. Bir müddet sonra babanda anlayacaktır
seni dedi. Utanmasam  ağlayacaktım.

Çınarcık sahilinden Yalova'ya doğru geçerken yolda durup dondurma aldılar. Babamın arkadaşı
zorla bana da yedirdi. Aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen o dondurmacı Çınarcıkta halen
durur ve önünden her geçtiğimde bu olayı hatırlarım.

Yol boyunca eve gidince neler olacak diye hem çok korktum hem düşündüm. Ana yola çıkınca
bir ara araba hızlandı. Babam önde kardeşimle ben arka koltukta oturuyorduk.. Defalarca
elim kapının koluna gitti. Kapıyı açıp kendimi boşluğa bırakmayı düşündüm. Sonra annemin
sözleri geldi aklıma. Bu sözleri İzmit Ticaret Lisesinde okurken bir kız arkadaşımın intiharı
sonucu söylemişti.

"İntihar etmek, kesinlikle caiz değildir, haramdır, en büyük günahlardandır. İntihar etmenin 
günahı, bir adamı haksız yere öldürmenin günahından daha büyüktür.

Beden, Cenab-ı Hakkın insanoğluna verdiği en büyük emanettir. Bu emaneti, ruh bedenden kişinin 
kendi müdahalesi olmaksızın ayrılıncaya kadar koruması gerekir. Vücut nimeti, Allah tarafından 
insanoğluna verilmiş bir emanettir. İnsana canı veren Allah olduğu gibi, onu almaya yetkili olan
da odur." 

Ben böyle bir şey yaparsam, sevgili annem ne hale gelirdi kim bilir?

On dördüncü bölümün sonu
Mehmet Fikret ÜNALAN


 
( Bin Dokuz Yüz Seksene Doğru (On Dördüncü Bölüm) başlıklı yazı MehmetFikret tarafından 5.12.2016 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.