Bir mektup ulaştı elime. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu. Ondandı mektup. Yeryüzünün mucizevi yaradılışlı sevgilisindendi. İçime su serpildi. Hazır mısın dedi? Hazır mısın gerçekten doğup büyüdüğüm, İslamiyet’i yaydıktan sonra göçtüğüm diyara gelmeye. Kekeledim bir şey diyemedim.

 

Mektubu elimdeyken çıka geldi. Şaşırdım. Güldü başımı okşadı. Yüzünü görebilmek için nelerden vazgeçmezdim. Öyle bir nur vardı ki görmeyi bırak yanında durabilmek bile insanüstü bir çaba gerektiren haldi. Kim bana selam yolluyorsa hepsini isimleri atlamadan bana ulaştır. Borçlarını da öde öyle gel dedi. Ve sonra Burak’a binip uzaklaştı.

 

Borçlarını öde öyle gel ne demekti. Hacca gideceğim haberi ulaşmıştı demek ki ona. Salat ve selam yolladım ulaşsın diye arkasından. Sonra uyandım. Ne elimde mektup vardı. Ne de ben tayyi bir mekândaydım. Ama hala hissedebiliyorum başımı okşayan elinin şefkatini.

 

Kaleme sarıldım. Bu kez farklı bir yazı olacak dedim. Ve bir isim listesi hazırladım. Eksiksiz. Hepsinin selamı olduğunu yazdım. Ve koydum odamdaki çekmecenin gözüne. Doğrulup kalktım yerimden. Bir abdest aldım. Ezan okunuyordu.  Yeni güne bismillah dedim.

 

Hac seferi gittikçe yaklaşıyor. Nefsime uyup da uzaklaştırmak istemiyorum…

 

Devam Edecek…

 

( Hac Günlüğü 4 başlıklı yazı Mecaz Adam tarafından 27.04.2018 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.