Ilıman bir düş sağanağıdır ıslandığım
oysaki yerleri kuru sokakların ağzım gibi dudaklarım gibi kuru yerin göğün
neferi evrenin her zerresi.
Mevsimlerden metanet.
Asılı olduğum gök kubbeye takılı bir
nazarlık gibi içimden okuduğum dualar
ve esintisi yüreği üşüten titrek sesli
rüzgar.
Bir matarayım belki de bir ömür
saklanmış.
Bir mihenk taşı belki de azıcık
aşınmış.
Bir iskeletim ben sözcüklerin asılı
olduğu ve binanın dışına kurulmuş o devasa iskele iken beni ansızın yere
serebilecek.
Yatışan iç sesim.
Yetişen Rabbim.
Hurafeler uçuşan kulak asmadığım.
Sevgiyi katık yaptığım değil en
tepeye koyduğum illa ki insanlar:
Delip geçen yüreğimi.
Dar kaldırımlarda seken kuşlar gibi
gagaladığım duygular ve hüsran iken mutluluğu boykot eden ve bir susku üstüme
geçen belki de kefesi kırık terazi ya da nefesimi vermeyi unuttuğum kendi
içimde boğulduğum…
Günlerden umut…
Günlerden umut, diye gözlerimi
açtığım ve yüreğimdeki kıpırtılar aslında mevsimin kımıltıları ve şiar
edindiğim sevgi ve güven duygusu ama her güvenip de sevdiğim insanlara içimi
açtığımda bir saniye bile şüphe etmeden içimi altın tepside sunduğum aslında
şeytanın sofrasına sunulduğum aklımdan dahi geçmezken.
Dün olan.
Bu güne de eşlik eden talihsizlik.
Yarınlarsa kulağıma küpe olacağına
umut teknemde bana eşlik etsin diye.
Sessizlik hâsıl olan ama sevdiğim
sevmediğim kim varsa sessizliğin sonlanmadığı.
Belki de benim gibi: sessizce sevsem
de bir ömür şimdilerde azıcık yüksek sesle sevmeyi denediğim ama korktuğum ama
korkumun üstüne gitmekle büyüyeceğimi sandığım ve birilerine asla benzemediğim
gibi öykünmek bile aklımdan geçmezken.
Sanırım iki rol modelimin yerine
kimse geçemeyecek ama sevgimi de katlayıp sunarken kucak kucak ve
kucaklanmadığımı kucaklanmayacağımı bilsem de.
Kucakta saklı bir kitap belki de beni
kucaklayan karşılıksız ve kucaklanmayı bekleyen sefil çocuk yanım aslında onu
kucaklayacak olan da ben iken.
Bir hayalim varsa bu gün ne ki
kurduğum şu küçücük hayal?
Bir hayalden fazlası eşlik eden dün
ve bir ömür…
Yarınlara dair bir hayalse Rabbimden
gerçeklemesini dilediğim elbet uzun bir ömre ihtiyacım olduğu ve bir ömrü heba
etmenin ertesinde üstüne üstük kendimden başka kim varsa sevdiğim içime
yerleştirdiğim sıra asla gelmezken kendimi sevmeye.
Tabi olduğu kurallar.
Diretilen yönergeler.
Koşulsuz emir eri iken göçebe
ruhların.
Kardığım duygulardan inşa ettiğim bir
cenneti bile çok görmüşken insanlar ve ben hala holiganlar gibi insan sevgimi
değil sonlandırmak katlarken nihayetinde aklımın da başıma geldiği:
Tek makam reddetmeyen.
Meramım da O’nda saklı iken.
Dert bitmez madem benden ve tek haiz
olan yine O iken.
Ben tüm gücümle severken sonunda
anladığım o ibretlik gerçek ne de olsa ne de olsa sevgimle zarar veriyorum
insanlara ve bağdaşık olan tüm duygular da askıda kalmışken ve kendime karşı bu
kadar acımasız olabilirken insanların da bana acımasından haz etmediğim gibi
durduk yere itilmek ya da iftiraya uğramak ya da zan altında kalmak dünyanın
bir kuralı belki de…
En büyük hayalimse…
Sevgiyi doğuranın sevgi olduğu kural
1 ile:
Nemalandığım evrenin ve duyguların
müridi ve işte çocuk aklımla sevebildiğim kadar insan bulup bir de yetmezken
içimdeki sevgiyi hayali arkadaşlarıma pay ettiğim.
Şükür okula gitme yaşım gelip de bir
sınıf dolusu çocuğu arkadaş bellemek ve sınıf öğretmenime duyduğum hayranlıkla
sevgide kademe atladığım.
Arkası da gelmişken bir ömür ve ben
tüm insanları koca dünyayı içime sığdırabilirken…
Bir es vermeliyim burada.
Çünkü içimde yaşayan bunca insan
bunca sevginin ertesinde aklım almıyor işte: birkaç insan nasıl oluyor da benim
gibi tekil şahıs sevgi arsızı bir insanı nasıl kolaylıkla sığdıramıyor yüreğine
üstüne üstelik olumsuzluklar yağıyor başımdan aşağı.
Eğitim hayatım boyunca sevmediğim tek
insan yoktu çevremde ve ne yazık ki benden haz etmeyen birkaç kişi yüzünden
oldukça zor zamanlar yaşadım ama ben ne haindim ne günahkâr ne de düşman.
Biliyordum biliyordum işte dünyaya
sevmek için geldiğimi.
Uzun bir süre hatta son birkaç yıl
evveline kadar en ufak şüphe duymadım insanlardan:
Kim olursa olsun.
Sınıf arkadaşlarım.
İş arkadaşlarım.
Komşularım.
Tüm akrabalarım…
İstisnalar kaideyi bozmazdı ama hep
bendim zarar gören ve zararsız varlığımla sevgiye şerh düşüp içimi de boş bir
tabak gibi sunduğum.
Mevsimlerden hüzün bu gün.
Dünse mutluydum hatta bir gün evvel
yine mutlu ve umutlu…
Durduk yere harekete geçen oklar
aslında bihaber olduğum.
Dedikodu denen olgudan nefret
etmişken bazen dedikoduların odağında olduğumu da yeni yeni fark ediyorum
üstelik seçkin bir semtte oturmanın yanı sıra biliyorum da bu dünyaya ait
olmadığımı ve hiç tanımadığım insanlardan bile zarar görmek beni asla onlara
benzetmiyor ve anlıyorum her şeyi.
Değerler öğretilen.
Değer verdiğim insanları en tepeye
koyduğum.
Değer görmek ve sevilmek ise bir
ömürlük hayalim olmuşken…
Şimdi artık tek bir hayalim var ve bu
da kendimi en tepeye yerleştirmek en azından sevgi başlığında içimdeki çocuğu
ve yetişkin Gülüm’ü kucaklamak öncesinde büyüyen bir metafor bir meteor gibi
sevginin ve aşkın da dünyaya hükmetmesi gerekirken aralıksız Rabbime koşuyorum
ve O’nun beni sevdiğini biliyorum ve kocaman yüreğimdeki sevginin çoğunu
insanlara ve dünyaya vermişken üstelik bir ömür karşılıksız sevmişken sadece
O’ndan istiyorum:
Beni sevdiğini bilmenin ötesinde
alarmı kendimi sevmeye kurdum ve o alarm çalsa da çalmasa da artık vakit
kaybetmeden kucaklayacağım kendimi.
Babamdan sonra dayanabileceğim bir
çınarım olmadı bir ömür ama ben herkese gönül gözümle çınar görevi vermişken…
Belki de güvendiğim değerli az sayıda
insanı da sevgimle boğdum ne de olsa çınar vazifesi görmek kolay iş değil ama
ayakta kalmayı da bir şekilde başardım verdiğim molalarla.
Tek hayalim var Rabbimden
gerçekleştirmesini temenni ettiğim ve kim severse beni bir o kadar benden haz
etmeyen insanlardan da yana değil artık derdim çünkü kaybedecek zamanım yok
artık ve şimdi koşmaya başladım ben ve düşeceğimi bildiğim gibi yine Rabbim
kaldıracak beni yerden.
Değer verdiğimin onda birini kendime
verseydim biliyorum ki; hayatımın ve her şeyin seyri çok başka olacaktı.
Değerlerimse iç cebimde.
Değer verdiğim tüm insanlarsa
yüreğimde en derinde.
Ve şimdi sıra kendimde; kendimi sevip
değer vermekte ve bu uğurda verdiğim mücadelenin ertesi o değerli ve sevdiğim
insanlardan da vazgeçmeyeceğim belki yine uzaktan belki gizli seveceğim ama…
Değerliyim.
Sizler gibi.
Değerlisiniz.
Ben de.
Kendime yaptığım haksızlığı ise
telafi etmek adına bundan sonraki uğraşım elbet Rabbimden başkası da bana
yardım edemez.