Sahipsiz,kimsesiz olduğumu düşündüğüm zamanların en dibinde ve zamanının durduğu yerde hissediyorum kendimi.Ne dışardan bakılan bi yerdeyim,ne de dışarısı gibi olan bi yerde.Kendimi bırakıp kaçtığım yerde,kendimi arıyor gibi gözüküyorum fakat, aradığım kendimden öte ben’liğim...Ben’liğimden ayrılmam çok eski zamanlara dayanıyor ve şimdilerde benden kaçan ben’i yeniden bana katmaya çalışıyorum..

Yaşadığım ayrılıkların,terkedilmelerin,ben’liğimi bu kadar üzüp küstürmesini engelleyememiş olmam biraz daha küstürdü sanırım ben’i.Benliğimi arayıp dururken yorulduğumu,sıkıldığımı hissetsem de hâlâ alacak,aranacak,yaşanacak hesabımın olduğunu tahminlerimde var etmeye çalışıp,mutlu, bana aşık, bana sadık bir sevginin var olacağının hayalini bile benden gizli hayal ediyorum.Kendimden dahi gizlediğim hayallerimin,umutlarımın ne kadar işe yarayacağını bilmesem de hayat diye başlayıp,sonunda kendime inat biten düşüncelerimin içinde biriktirdiğim bütün bu saçma beklentilerin bir gün son bulmasını temenni ediyorum aslında hayattan ve benden...

O kadar bitkin bir bedene sahibim ki tamamen kaçmaktan,kovalamaktan yorulmuş bir beden bu bendeki.Ne sevmeden ne özlemekten ne de özlenmişlikten gelen bir yorgunluğun tadını tatmayalı epeyce bir zaman olmuş olsa da yine de bir yerlerde bir gün bu yorgun bedenemi yoracak bir duygu bekliyorum işte,en ümitsiz en yorgun halimle..

Şu an soğuk odamın tam ortasında,yanmayan sobamın tam yanma yakınlığında oturup elimde kalan bir parça umudumun hayatıma yetip yetmeyeceğini düşünürken bütün uzuvlarımın donduğunu farkedip düşünüyorum; hayallerini yakıp ısınan varsa,ben kendimi yakıp ısınamazmıyım diye...Bu intihara meyilli düşüncelerimin ve bana kurtarıcı gibi gözüken duygularımın arasında bilardo topu gibi, bi bantan diğer banda çarparken aslında bütün bu kargaşanın ve bu çilenin sebebi sanırım sadece ’yalnızlığım’ diyorum..
O yalnızlık ki; içine girdiğim bu lanetlenmişlik sendromunu vareden ve varolan her şeye farklı isimler uydurupta beni böylesine içerimden yaralayan..

Hayatın insanlara bazen sevmediklerini de öğrettiğini duymuştum fakat böylesine acı çektirip yaraladığını hiç tahmin etmemiştim..Bu yüzden artık yabancısı değilim yalnızlıkların ve terk edilmelerin..Acılarını çekiyor,yabancılıklarını çekmiyorum! Her ne kadar alışmış olsam da ve her yaşadığım acıyla biraz daha büyümüş olsam da ben yine de sev(e)medim böylesine büyümeyi..Bu kahrolası gençliğimin başkasına tercih edilmişliklerle geçmesini anlamadığım gibi artık kimseye de anlat[a]mıyorum ve maalesef kimse de görmüyor bu perişan,bu satırlara yüklenmiş hallerimin göstergesini..
Artık kapanmayan,dokundukça kanayan yaralarla dolu içim dışım,ve artık yalvarıyorum taa içerimden; terk etsin diye beni bu yalnızlığım...


( Yalnızlığım başlıklı yazı Gkhn tarafından 26.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.