Kadın gibi kadın olup,
Kadınca sevmeyi bilemedik.
Ne yönümüzü bildik,
Ne de yolumuzu belirleyemedik ki,
Yolumuza güller döşensin.

Zamansız ağladık, gereksiz güldük,
Gözyaşımız akmayı bilemedi.
İnci tanesi şöyle dursun,
Dolu döküldü göz pınarlarımızdan.

Öyle karanlık ki ruhumuz
Güneşin doğuşunu fark edip sevinemedik.
Batışından hüzünlenemedik.
Ömrümüz tükeniyor tek tek.

Hep almayı öğrendik.
Paylaşmak gelmedi işimize.
Tebessümü bile ödünç verdik.
Susmayı yenilgi, dırdırı ise üstünlük sandık.

İşimiz gücümüz var, yoğunuz diye,
İşveyi, nazı, cilveyi de
Gülüp eğlenip raks etmeyi.
Oyunu da bilemedik.

Zaptiye gibi hesap sormayı kadın olmaktır sandık.
Bir tutunca bir yerinden,
Süründürüp yalvartmayı,
Tutsak edip bağlamayı, kaçırtmayı, kovalamayı,
Kartal gibi tırnak atıp avlanmayı, hüner sandık.

Bir bakışın bin kelama bedel olduğunu,
Bilemedik, takıldık kaldık bozuk plak gibi.
Akıllı olup, leb demeden leblebiyi,
Nereden gelip nereye gittiğimizi bilemedik.

Konuşacak bir şey olmayınca susmanın erdem olduğunu,
Anlatınca dinlemeyi, konuşunca dinletmeyi,
Sorulunca söylemeyi bilemedik.
Doğurmanın ana olmak için yeter olduğunu sandık.
Biz olgunlaşırken, ana olmanın fazilet olduğunu,
Beraber büyümenin zevkini bilemedik.


Acılar karşısında bağrımıza taş basmayı beceremedik,
Kocamızın sadece eline baktık,
Yüreğinin sesini duyamadık.
Kadın olup kadınca adam gibi adamı,
Hakkıyla sevmeyi beceremedik.

Varı yok, yoğu hepten yok ettik.
Çıt kırıldım olduk.
Kristal vazo gibi kenarda durduk hep.
Ağlamakla sorunları çözeceğimiz sandık.
Kırdık, yine de dizlerimize kapandı sevdiklerimiz.

Kaşlarımızı çatıp, hava attık.
Affetmeyi bilmedik, gururu, kibiri erdemlik sandık.
Dokunanı ateş gibi yaktık.
Sabırlı olup çiçeğin meyveye durmasını istemedik.
Dalında kuruttuk çiçeği.
Yolduk yaprak yaprak ömrümüz yıllarını.

Er gönlü ipek ibrişimdir.
Bir doladık ki çözene aşk olsun.
Sivilceleri kangren olmuş yaralara çevirdik.
Tuz basmadık yaramıza.

Bal yesek zehir sandık,
Kızılcık ezmesi içsek, kan tükürüyoruz dedik.
Çığlıklarımızla çığ yarattık.
Kim kaldıysa altında tek tek yitirdik.
Her şeye isyan edip avazımız çıktığı kadar bağırdık.

Kadın olup sessiz etkili olmayı bilemedik.
Köklü çınar yerine, yel vurulunca,
Savrulan saman olduk.
Zoru görünce kaçtık,

Mevsimleri hep bahar sandık.
Alışamadık bir türlü.
Suyun soğuk, taşın sert olduğuna.
Bir acı sözün ise ateş misali yaktığına…
Bir bakışın derinliğinde, bin soruyu çözemedik.
Bir gülüşün gizeminde, yürekten daveti.

Hayatta sevginin ölümsüz olduğunu,
Aşkın mevsimlik olduğunu anlayamadık
Çünkü gerçek kadın olamadık.
Sevmek, mutluluk ve sevgi bizim neyimize.


Kadın gibi kadın olsaydık, parçalanmış aileler olmazdık. Tek eşli ayakkabılar gibi çocukların biri bir yerde diğeri başka yerde olmazdı. Sadece kocalarımızı ellerine bakmaz ve yüreklerinin sesini de duyardık. her şeyi ondan beklerken onunda hala içinde bizim gibi çocuk yüreğinin olabileceğini, bizim baba sevgisine ihtiyaç duyduğumuz gibi ana sevgisine özlem duyabileceğini hissederdik. Tatlı aşımızı zehir etmezdik. Kadın gibi kadın olsaydık, sabrı zorlar yavrularımızı terk etmezdik.





( Kadın Gibi Kadın Olmak başlıklı yazı Ümran ÖZLÜK tarafından 16.05.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.