Uzun zamandır delirmek geçiyordu içimden. Bir çırpıda bütün beklentileri boşa çıkarmanın adıydı çünkü delirmek. Filancaya ne oldu? Adam kafayı sıyırdı.

Sıyırmak…

İşte delilik halinin toplumsal karşılığı…

Delilik; aklını satarak dünya yükünü sırtından atmak…

Delilik; tüm sınırlamaların bittiği son durak…

Ve dahi delilik; en ketum haliyle Tanrıyla dans…

 

Öyle ise başlasın müzik, açılsın perde ve aklın yetmediği her derde deva olsun özürlenen zihinleriniz.

 

Beni almaya gelecekler, delirdim ya. Beni almaya gelecekler. Bu yüzden anlatmalıyım olan biten her şeyi. Sakın söylemeyin kimseye beni bulamazlarsa sonra sizi götürürler. Hahhahhahahaaaa

Yollar görüyorsunuz değil mi? Hep yollar var önünüzde.

 

Krişna ve Arjuna ulvi boynuzlarına üflediler. Üffff. Lambalar yandı.

Gerçek, kalbini temizlemek için bir dere kenarına eğildiğinde kendini göremeyince başladı her şey. Suyu görüyorsam gerçekti. Ya kendimi göremiyorsam? Zihnimin dizginlerinden bir kaçı kopmuş demekti.

 

Hep en akıllıları dinlemek için büyük bir arzu duyan dostlar, bir delinin ıslık sesinden bile anlayacağınız hayat özünü kavramak için ciltlerle kitap okuyan siz geri zekâlılar, yüce efendinin ezgisini söyledim işte size. Mutlu olun emrediyorum şimdi.

Mutluluk ezoterik talimatlarla gerçekleşmez. Mutluluk çift kişiliktir aslında. Islık çalmak içinde akıllı olmaya gerek yoktur. Hal değişir can değişmez.

 

Yollar var önümüzde hep yollar. Seçtiğiniz yol bir başkasının terk ettiği yolsa geriye dönmek daha akıllıca. Oysa benim yolumdan geri dönen yok. Çünkü delilik sürekli trans halinde bulunma isteğidir.

 

İhtiyar Montesquieu’yu tanırsınız. Şöyle der: Sizlerin kendinizi daha akıllı sanmanız için binalar kurup, adına tımarhane deyip, içine konulan bedbaht insanlarız biz. Halaluyaa Haalaaluya …

Evet beni almaya gelecekler çünkü; gerçeği göstermeyen  suya, abdest bozarken yakalandım. Ve hem de ıslık çalarken.

 

Şimdi siz bir düğmeye dokunarak Hiroşima’da yüz binlerin kaderini karartan, kızgın tasları insanların kafasında soğutan, özgürlük şarkılarıyla şarkı kana bulayan, soyan, sömüren, insan kanıyla karnını doyuran zeki insanlar ve onları izleyen sahne seyircileri, tiyatro severler tüuuu hepinize.

Hahhahhahaha…

Delilik böyle işte…

 

Yalnız ölüler isyan etmez.

Fırçayı elinde tutmak yetmez. Kendi dünyasını boyamalı insan. En muhteşem cevap: vazgeçiyorum sizinle aynı frekansı kullanmaktan. Oysa çamurda bile yaşamaya alışırdı insan.

           

( Yeni Doğan Delinin Evrimleşme Süreci başlıklı yazı SönmezKORKMAZ tarafından 12/1/2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.