Gözler yağmurla yüklü
Kadim aşkın nağmesini fısıldar toprağına
Ve şiirler hamile
Mezar taşında ki yorgun aşkların kabiline…
Yosmalığa vurdu kalem
Nereye yazsa hep aynı lisan
Kime göz kırpsa,
Niyet dudaklarında mor kanaviçe lekesi
Abartır seni mevsiminde allı bir nisan lehçesi…
Kalbin artık tekliyor, nefesin ıssız yalnızlık,
Bu yarımadada bulunmaz sevda…
Düşlerinde hunhar ekmek kavgası,
Aşkta en arsız tevazuları ekerken,
Sarı başakların dizildiği tarlana,
Ruhum ruhuna dayadı alnını,
Muhtaçsın kuru bir dal yardımına…
Parçalanmış kalbini dikerken yetişmeli imdadına,
Ucuz lakırdıdan ödünç aldığın sözler…
Hadi sabret birlikte onaralım kırık dökük kelimeleri…
Aşka düşkün,
El ayaktan düşkün,
Kıyaslarken sızlayışlarını gecede,
Tutunduğun sadece kuyruğuydu yalanın…
Saçını başını yolduğunda papatyalar
Sevgi için baktığın her fal,
Nasılda çırılçıplak kalacak,
Uyurken çimenlerin koynunda…
Sol yanında fethedilmeyi bekliyorsa yürek,
Kaldır bakışlarını idam yolundan,
Son takvim yaprağınım senin…
Kaçırmadan keçi dolu treni.
Hadi tut kolumdan,
Kalbini taşa çeviren büyücüyü,
Nasılsa vurdum artık alnından…