En karasını bulup yazacak

Kızgınlığın hokkasına batmış kalemim

Geceyi sinesinden vuran gözlerimi

Nede olsa göremeyecek kirpikli bakışların

 

Bir şey var şuramı sıkan,boğan

Sarmış zehirli sarmaşıklar sağı solu

Nefes almak kan kusturuyor

Ne çok derin oldun bee şehir

Hele bir bak hangi dipteyim

 

Kalabalık ama bomboş caddelerin

Birileri birilerini alıp götürmüş

Güneşi kayıp gölgeler dolaşıyor

Ayına, yıldızına katranımsı bir karanlık değmiş

Kundakta ki bebeği küstürmüşsün

Daha sokaklarında yalınayak koşmadan

 

Eyy çirkin şehir yalpalayan adımlarımda

Ayaklarıma dolanan prangasın

Bu yeni halini sevmedim

Eski halini sindirdiğin içinden çıkar

Kus insanların üzerine biriktirdiklerini

Kızgınsın, seni bu hale biz getirdik

Bu yüzden böyle kırılgansın

Faylarında da bizi kıran…

 

Kara, kocaman ellerinle

Caddelerinde cevahir bir ceset sürüklüyorsun

Yerini, yurdunu bulamamış

Çile uğramadı mı geçmişinin surlarına

Vahşi bir rüzgar bozguna uğratmadı mı

Bu hangi yüzyılın yamalı yalnızlığı ki

Öfkeli bir ses düğümletirmiş boğazına

 

Yıkımlarının enkazında uçmayı unutan kuşlarız

Bir kanadımız kanlara bulanmış

Cılız çığlıklarımıza çarpık imdatlar koşuyor

Diyorsun ki ben güçlüyüm, ben devim

Tüküreyim o suratına

Bir bak üzerine basan ayaklara

Seni sen yapan

İnsanlığın yüzü nar gibi kızarmış…

( Cılız Çığlıklarımıza Çarpık İmdatlar Koşuyor başlıklı yazı Senem ÇOPKUR tarafından 8.08.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.