karşıma çıkan yine aynı rüzgardı

gürültüsünü keserek dinlenmeye gelen

hırçın süzülmeleri soracaktım

içimi üşüten baş rolünü oynarken

ben karşı gölgemi tanıyamamıştım

sarsılmayan gölgelerin yürüdüğü kaldırımlarda

sen de var mıydın?

varlık neyle borçlanmıştı avizesine?

bir avuç ışığıyla

esinti beklerken

beden küreğiyle taşımıştım ahret çiçeklerini

soluksuz sabahın som kaşında

bir sunak yıkılır kelepir alışverişte

teneşirime ter dökerim sessizce

kan damlar oluğuma kimse beklemeden

misafirim rota değiştirse de

baharımın kaftanı hatırına

bir kuşak giyerim gölgemi kırmadan

servi sallantısında kaçmayan kalabalığım

görünmeyen tozlar güneşte ısınırken

ben çözünür veya eririm

yolların sergi beklediği çığlıklar

uzak değildir kapıma

eşiğimi her gün rüzgarın yaladığı

kestane sarkaçlı sokak adımları

bir abone bekler akşam yalazında

yılgın taylar gibi dolaşırken kırlarda

püskürür mazgallar ben ayrılmazken

minik çalkantılara feda ettim ruhumu

elime dolmayan damlalardan bihaber

yaldız seherinde görünmeyen yelken

yıldırımlar büküyor kumsalı(mı)

bir köpük düşsün ateşime

şemsiyemle karşıladığım vurgun kaleye

 

                        Gürsel ÇOPUR

 

( Yıldırımların Büktüğü Kumsal başlıklı yazı Gürsel ÇOPUR tarafından 9.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.