masaya bırakılmış kağıttaydı vasiyet
yıldızların nöbet tuttuğu akşamın mızrağında

acısını yudumlamak istemeyen bir gençti

kervankıran yıldızı yağız kaftan kostümündeyken

bir önsöz işitti evin tavanından

hatif gibi bir çerçeveydi  duvar ötesi

bu yüzden asamazdı endam çivisiyle

 

kulağı çekilmeyen bir koridorda yürüyordu

his cilası izmaritleri böyle kaldırmıştı

zühre hokkasından taşan bir ilham

yerden toplanamayacak nar tanesi büyüklüğündeydi

iskelet sancak taşıyamaz!

ruh dizginlerinde burak toynağı olmayınca..

bir kalem meşalesiydi sönmeyen

ketum muska sarmalında üçgen cidar varsa

bu alevde,rotası ısıtılmış yelkenler vardı.

 

bir pınar doyuramaz her akan canı

dizgini emanet edilmiş firuze ellerde

balçığı kurutan muştu insan olmalıydı

şeker kamışı bala hasret körfezinde

yanmışsa bir su alsa yeterdi

insan,hem alev hem okyanus

bin’i bir’e taşıyan şayeste mimar

 

ateşin taşıyamayacağı gerdanlığı

çözülen kördüğümde nakşetmişti o

mahzen tabletinde serum çöllerini yetiştiriyordu

şûh kuyular incelmiş dişleriyle köle beklerken

küpe fabrikaları kalplerde kuruluyordu

bir mürde genç sekerat kafiyesini yazarken

alnı açık bir ihtiyar usare redifini yapıştırıyordu

hayatın nakli,yeni bir hayat doğurmuştu

 

cariye salkımlar pazardan kaldırılmış

servi saniyeleri mevtin pırıltısı olmuştu

pırıltı ve mevt:

bir alev bin okyanusu emziriyordu.

 

                   Gürsel ÇOPUR

 

( Bir Alev Bin Okyanus başlıklı yazı Gürsel ÇOPUR tarafından 8.09.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.