KAZ  (İDA) DAĞI  EFSANELERİ     (17)

 

(Yunan  Mitolojisi  İDA DAĞI)

 

Bal’ ı kesir dediler, çok bal görmedim amma,

Bal’dan tatlı bir şehir, çözülemez muamma.

Bir Sonbahar sabahı güllerle bezeniyor,

Tarihi kayıtları Lidya’ya uzanıyor.

Timur, tar-ü mar etmiş, İskender burdan geçmiş,

İtalyaya yerleşen TROYA  burdan göçmüş.

TETİS’in  düğününde  ZEUS  jüriyi seçer,

ALTIN ELMA Paris’in başına işler açar.

HERA düşman kesilir, AFRODİT dost olurken,

Sonuna bilet keser annesini bulurken.

Güzel HELENA’sıyla  SPARTA ‘da buluşur,

MELENOS Giritteyken  yarla visal oluşur.

Gelirler TROYA’ya bir yuva kurmak için,

AKHA’lar savaş  açar, PARİS’i vurmak için.

Taraflar yenişemez, aradan on yıl geçer,

Kalenin kapısını çakma tahta at açar.

Hem AŞİL (Achilleus) hem de Paris muharebede ölür,

Kaz  Dağının  ağacı göçene gemi olur.

Uzun yolculuk sonu Roma’ya ulaşırlar,

Kaz Dağı kültürünü  İtalya’ya  taşırlar.

Efsane böyle diyor, bize inanmak düşer,

Burası ANADOLU , ne  efsaneler yaşar.

 

(Türk  Efsanesi  SARIKIZ)

 

Evvelce KAZ  DAĞI’nda  bir  babayla kız varmış,

Kazlarını otlatıp, kıt  kanaat  yaşarmış.

GÜRE  köyü  gençleri  kıza  talip olmuşlar,

Babası vermeyince pek çaresiz kalmışlar.

Zaman geçer, kızanlar kinlerini kusarlar,

Söz birliği ederek iftiralar tasarlar.

Namusuna söz edip her tarafa yayarlar,

Şûyu  bulduktan  sonra  babayla  kız duyarlar.

Baba çok kederlenir, kazları da alarak,

Güya namus kurtarır kızı dağa salarak.

SARIKIZ ağlar, sızlar, kadere razı olur,

Günler  günü  kovalar, yüzlerce  kaz’ı olur.

Aylar,yıllar geçtikçe alışır buralara,

Yardım eder, köylüsü dağda düştükçe dara.

Yaptığı iyilikler dokuz köyden duyulur,

Namı dilden  dudağa , çok uzağa yayılır.

Babası hacca gider, kızı unutmak için,

Ateş düşen gönlünü biraz avutmak için.

Hac dönüşü köyünde işitince namını,

Giderek görmek ister, kızının encamını.

Vardığında  baba-kız,  hasretle kucaklaşır,

Kızı yadırgamadan babasına yaklaşır.

Hararet basıp da su , isteyince babası,

Körfeze  uzanarak dolduruverir tası.

Sır aşikâr olunca SARIKIZ çok yaşamaz,

Baba da kederlenir, iki dağı aşamaz.

SARIKIZ’ı  defneder , bırakır  İDA DAĞ’da,

Ruhunu teslim eder, az sonra BABA DAĞ’da.

Komşular Ağustos’ta çıkarlar iki dağa,

Biribirlerine derler gidiyoruz ÇILBAĞA.

 

(Türk  efsanesi  HASAN BOĞULDU)

 

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde,

Senenin bir gününde, bilmem ayın kaçında,

Zeytinli köyden Hasan satmak için malını,

Obalı Emine de  peynir , yoğurt, balını,

Geldikleri pazarda bakışları birleşir,

Çakışan gözlerdeki kıvılcım şiirleşir.

Saklamak kabil olmaz, aşkları gelir göze,

Fısıltılar arttıkça farklılık düşer söze.

Ovalıyla bir dağlı imkân yok, evlenemez,

Ovalı  bizim  dağda  sıkılır , eğlenemez.

Ovadan bizim dağa, altmış kiloluk tuzu

Nefessiz  çıkarırsa ,  veririz  biz de  kızı.

Deyince obalılar, Hasan çaresiz kalır,

Sırtlanarak  çuvalı , dağın yolunu  bulur.

Ağırlık bir taraftan, sıcaklık öbür yandan,

Yarı yola varmadan usanır Hasan candan.

Beyabad’a varınca  halsiz kalır, yorulur,

Gökbüvet’e   düşerek  kurtulamaz boğulur.

Ertesi gün Emine Sutüven’e gelince,

Sevdiğini ararken çevresini bulunca,

Hasanın öldüğünü anlar, intihar eder,

Hem ovayı, hem dağı sarar sonsuz bir keder.

Gökbüvet ondan sonra HASAN BOĞULDU olur,

Arayan sevdiğini  mutlak cennette bulur.

 

 

 Cevdet Doğan Işık

( Kaz ( İda) Dağı Efsaneleri başlıklı yazı Cevdet Doğan tarafından 18.04.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.