Gicik
kaplıcanla devasın derde,
Hamamın
banisi Bizanslı nerde ?
İlkilik,
Elmalık, Örenyeri’nde,
Ne
hazineler var daha derinde.
Firikler
yaşamış, Bizanslı geçmiş,
Oğuz’dan
Kayılar burayı seçmiş.
Küçük İlet,
Büyük İlet ilk adın,
Çalışmak
emelin, şükür mutadın.
Günler
geçiyorken birbirine eş,
Akkaş
Mehmet adlı uyanık kardeş
Gürağaç
köyünde kömürü bulmuş
Gelişen
beldenin rehberi olmuş.
Hayvancılık,
tarım geçim kaynağın
Yetmiyordu
etin, sütün, kaymağın
Dört bin
yüz aileye geçim sağlandı
Tunçbilek’se
bütün yurda bağlandı.
Beldenin
süsüdür termik yapısı,
Beş yüz
kırk kişinin ekmek kapısı.
Yüreğin bir
çelik, tunçtan bileğin,
Biliyorum,
İlçe olmak dileğin.
Coğrafi
konumun, devlete katkın,
Arzuna
kavuşmak en doğal hakkın.
Tarih de
veriyor bu hakkı sana,
Dersini
vermiştin yurdu basana.
Zamanist
isimli Yunan kumandan
Hem
şereften oldu, hem de canından.
Derbentli
Eyüp’e haber salındı,
On yedi
şehidin öcü alındı.
Efeler
şehrisin, değmesin nazar
Eşen
mıntıkası Yılbara mezar.
Bir yanda
Kabakçı, bir yanda Ahmet
Şapçılı
Şükrü’ye Tanrıdan rahmet.
Seyis
Kamil, Canip hepsi de efe,
Hepside ok
gibi varmış hedefe.
Bu
başarılarda dedeler varmış,
Sarıklı
ulema afakı sarmış.
Küçük İlet
köyü Gaip Dedenin,
Ömerler
beldesi, Mahmut dedenin.
Gürağaçta
ise Tokatlı Dede,
Derbentle
Yeniköy’de Köse Dede.
Karakaya’da
Tallı, Tümtüm dede,
Yorgüç’de
Çam, Burhanda Arap Dede.
Daha birçok
dede, saymakla bitmez,
Ne zaman,
ne zemin yazmaya yetmez.
Yapılan
işleri bir bir izlerler,
Bin metre
yüksekten şehri gözlerler.
Bu şehrin
insanı kanaatkârdır,
Geçmişine
bağlı zanaatkârdır.
Keşkek yer,
Alaca aşla tatlanır,
Kalkınma
uğruna zora katlanır.
Oğma,
Kıyma, Belirgattır baş aşı,
Yufka ile
bağdaştırır haşhaşı.
Nohutla
fasulye sahanda kalmaz,
İftar
sofraları hoşafsız olmaz.
Düğünler de
bir alemdir bu yerde,
Oğlan evi
gider kızı ister de
Mühlet
alıp, kızın fikri sorulur,
Uygun ise
düğün dernek kurulur.
Birinci gün
misafirler beklenir,
İkinci gün
söğüş, dürü toplanır.
Üçüncü gün
gelin gider evine
Oğlan evi,
bu olaya sevine.
Bu arada
muziplik de yapılır,
Kız evine
şöyle mani atılır.
"İşte
geldik köyünüze
Selam verdik hepinize,
Kızınızı
aldık sizden
Kepek sarın belinize…"
Kız eviyse
altta kalmaz yarışta,
Şöyle mani
atar eve varışta:
"Yığılı iplik gibi,
Bükülmüş iplik gibi
Sizlere bir
kız gettik
Kınalı keklik gibi…"
Bunu duyan
Damat Toy’u karşılar,
Şenlenir
sokaklar, evler çarşılar.
Oyun
havaları çalınır sazla,
Damat
oynatılır, şevk ile, hazla.
Üç gün
sonra gelin gider çeşmeye,
Orayı,
burayı başlar eşmeye.
Saklanan
şeyleri bulmayı dener,
Tarak
bulunursa ümidi söner.
Bıçağı
bulursa oğlu olacak,
Onun
sevinciyle aylar dolacak.
İşte böyle!
Anlatacak çok şey var
Mevzu
mütenevvi, ama vakit dar,
Kısacası,
tarihinle, halinle,
Her zümreye
hitap eden dilinle.
Ormanınla,
madeninle, suyunla,
Gariplere
kucak açan huyunla.
Emsaline
örnek nadir beldesin,
Işık’dan bu
kadar, daha ne desin?
Sünnet
olanlara acil şifalar,
Festivale
gelen bulsun sefalar.
Tunçbilek
havzası, neşe’yle dolsun,
Kem gözle
bakanlar, tarumar olsun…
NOT : Belediye’ce yapılan toplu
sünnet merasimi dolayısıyla
yapılan etkinlikte yazıldı