4+4+4 GERÇEĞİ
Türkiye’de 50 yıla aşkındır devam eden eğitim sorunu katlanarak hayatını
idame etmeye devam ediyor. Özellikle son 10 yılda üç eğitim bakanının eğitime
vurdukları darbe ise uzun yıllar bu sorunun çözüme kapalı olacağını gösteriyor.
Hüseyin Çelikle artan eğitim krizi Nimet Çubukçu ve son olarak Ömer Dinçer’le
kriz katlanıyor. Ülkemizde her şeyin birilerin talimatı üzerine gelişiyor
olması ve eğitim gibi hassas bir konunun da aynı mantıkla devam ediyor olması
vahim bir olaydır. Kendilerin bile bihaber oldukları eğitim sistemleri gelecek
nesli derinden sarsacak olmaları pek umursadıkları bir olay değildir. Nede olsa
kendi çocukları özel okullarda eğitim alacaklar. Olan maddi yetersizlikler
yaşayan vatandaşlara olacak. Başbakanın
talimatıyla harekete geçen eğitim bakanı Ömer Dinçer yeni bir eğitim sistemiyle
ve kimsenin ne olduğunu bilmediği bir sistemle gündeme geldi. Bu sistem son
günlerde gündemde olan 4+4+4’tür. Bu yeni sistemi hızlı bir şekilde meclisten
geçiren hükümet bu yılda hayata geçirilmiştir. Uzmanların bütün itirazlarına
kulak asmayan hükümet bu sistemle alacakları rantı düşünmekteler.
Temel olarak muhafazakâr bir yapıya sahip olan Türkiye
halkı ne yazık ki buradan darbe aldıklarının farkında değildir. Başbakanın
muhafazakâr bir toplum yaratacağız söylemine kanan halk, işin aslının böyle
olmadığını çok yakın bir zaman da görecektir. İşin aslına geçmeden evvel olayın
fiziki şartlarına değinelim.
Türkiye’de derslik sorunu olduğu aşikârken bu yıl
okula başlayacak olan öğrenci sayısı ikiye katlanmıştır. 60-66 aylık çocukların
70-80 kişilik sınıflarda nasıl bir eğitim alacakları bilinemez. Okullarda ki
tuvalet gibi hijyenik sorunları ve fiziki koşulları ise başlı başına
sorunlardır. Bu ve buna benzer sorunlar çocuğun ilk günlerde okuldan soğumasına
neden olabileceği gibi psikolojik travmaları da beraberinde getirebilir.
Okullar da şu an eğitim veren öğretmenlerde bu durumdan şikâyetçi. Çünkü
kendileri bile bu konuda yeterli eğitim almadıklarını ifade ediyorlar. Bu
sorunlar yığınıyla eğitimin ilk haftasını sorunlarla geride bıkmak üzeriyiz.
Şimdi bu yeni eğitim sistemi ile amaçlananlara
değinelim.
1- İTİBARSIZLAŞTIRMA:
“Öğretmenler
her fırsattan yararlanarak halka koşmalı, halk ile beraber olmalı ve halk,
öğretmenin çocuğa yalnız alfabe okutan bir varlıktan ibaret olmayacağını
anlamalıdır.”
“Öğretmenler! Yeni nesli, cumhuriyetin fedakâr öğretmen ve
eğitimcileri, sizler yetiştireceksiniz. Ve yeni nesil, sizin eseriniz
olacaktır. Eserin kıymeti, sizin maharetiniz ve fedakârlığınız derecesiyle
orantılı bulunacaktır. Cumhuriyet; fikren, ilmen, fenlen, bedenen kuvvetli ve
yüksek karakterli koruyucular ister! Yeni nesli, bu özellik ve kabiliyette
yetiştirmek sizin elinizdedir... Sizin başarınız, Cumhuriyetin başarısı
olacaktır”
“Geleceğin güvencesi sağlam temellere dayalı bir eğitime, eğitim ise öğretmene
dayalıdır.”
Mustafa kemal
Mustafa
kemal bu sözlerle eğitim ve öğretmenin önemine dikkat çekmiştir. Ancak son on
yılda mesleki anlamda itibarı zedelenmiş bir meslek konumuna düşürülmüştür.
Özellikle kpss sınavlarında yaşanan sıkandalar öğretmenleri yıprattığı gibi
mesleğe olan ilgiyi de azaltmıştır.
2-
VERİMSİZLİK:
Bu yeni
sistemle aslında amaçlanan çağdaş bir eğitim değildir. Aksine verimsiz bir
eğitimdir. Bu sayede devlet okullarının önemi kalmayacak. Toplum bütün
yatırımlarını çocuğunu özel okula göndermek için kullanacak.
3-
ÖZELLEŞTİRME:
İtibarı
kalmamış bir meslek ve devlet okulu… Verimsiz bir eğitimle özelleştirmenin
kapılarını açacaktır. Ömer Dinçer in işletmeci olduğunu göz önüne aldığımızda
bu mantıklı bir yöntem olarak gözümüze ilişiyor. Dershanelerin okula
dönüşmesinin talimatını veren başbakanın amacı da budur. Yani temel amaç eğitiminde
özelleştirilmesidir.
Kısaca;
Eğitim
her vatandaşın en doğal hakkıdır. Hakkınıza sahip çıkın.
ATEŞ