Bilinmiyor
deryanın özündeki deryalar,
Gözler loşluk
içinde, gerçekler sezilmiyor.
Çağırıyor mevsimler
esmer yüklü hülyalar,
Közler poyraz
içinde,hikmetler çözülmüyor.
Rıhtımım
korlar sağar, derbederdi bu gece,
Yanan
yakamozlarda çoğalıyor bilmece,
Üzerimize
dertler yağıyor ince ince,
İzler kasvet
içinde, yıldızlar süzülmüyor.
Bir türlü
azalmıyor sahillerin korkusu,
Sandallarda
şahlandı gafletlerin yankısı,
Tutuşmuyor dillerde
yanık sevda şarkısı,
Yüzler ateş
içinde, isyanlar ezilmiyor.
Gece mehtap
yansa da boyun büktü ozanlar,
Kıpkızıl
dudaklarda çoğaldı su-i zanlar,
Hasretin türküsünü
söyler durur hazanlar,
Sözler boşluk
içinde, cevherler dizilmiyor.
Matemlerin
raksıyla sararıyor yapraklar,
Özümdeki
muradı kurutuyor topraklar,
İtibardan
düştüler, uyanmıyor leylaklar,
Güzler kahrın
içinde, hüzünler çizilmiyor.
Pervane dudak
dudak yığsa da zikirleri,
Atamıyor
şehrinden köhnemiş fikirleri,
İblis’e yön
vermişiz, çağırırız kirleri,
Dizler katran
içinde, kaygılar büzülmüyor.
Su-i zan: Kötü
zannetme.