Yorulmuş, bahtı boyanmış, iç g’özü kapatılmış bir aşk kelebeğinin
kanatları uçurdu sensizliğimi. Bilinmezliği güneşi doğmadı. Yalnızlığın değdiği gölgeli amaçlarda yürüdüm. Bir içsel buluşmanın bulmacasını çözüyordu içindeki çocuk.
-Kaybeden bir daha kaybetmezliğe mukim oluyordu içinin atasözleri. Havva’nın ısırıp attığı elma gibiydi keşkelerin.
İnanmaya meyilli tatlardaydın.
-Kimi kaybederken kazanır, kimisi kaybederken de kaybeder.Bedelsizlik yok bu yaşanırlığın.
*Birisinin bir’isi olacaksın aşk ocağının başında.Hislerini kapatacak sislerim, sessiz kalışlarının senfonisinde acılarımı çalacak gerçekler.
-Sen benden kalan, ben senden kalan ömrün ta kendisiyken , 
seni kaybetmenin inancını yitirdiğim acılı gerçeğin reçetesindeyim.

“Bu kadar uzak olup, kalbimde uyuman ne tuhaf..”
Ümit Yaşar Oğuzcan
-Tekdüze kalışın sığ ve boş revacında yamaçlarımda ekilen saplantının sırrından ,sana geldiğim, sana sığındım , sana sunduğum 
şir şeyler var.
Ve aksini düşündüğün her şey, bilinmeyenden kaçmaktır.Bilmediklerin var bu uğurda.Bu uğrun diyemedikleri var.Bu uğurda harcadığım, harcandığım zamanın sanatkarıyım.
-Hiç çizileşemeyecek resmin halindeyim.Tuvalin aşk dili yanıyor.Hiçliği, hoşluğu, anlatılmazlığın gizil fırçasında bir araya getiren ruhsal buluşmanın katmerinde, yar damarımla , ar damarım arasındaki ince çizginin tanımsız, isimsiz, sayısız, sözsüz halinde kalmışlığımı görmelisin Bennara.


Zihinsel boşluğun güvensizlik ejderinden kurtarmalısın. Bilince erinç özlemler yetiştirmeli bilgesel hamurun. 
-İbn-i Haldun gibi kentsoyluların soyalarında soyunuk mecburlarımı görmelisin.

İbn Haldûn’a göre ilimler sosyal şartlarda gelişen tecrübî aklın mahsulleridir. İbn Haldûn, varlıklar dünyasında üç âlem olduğundan söz etmektedir. 
“Bunların birincisi, duyu organlarıyla idrak ettiğimiz duyular âlemi; ikincisi, düşünce ile idrak ettiğimiz düşünceler âlemi; üçüncüsü de insanı birtakım hareketlere yönlendiren içindeki sesin kaynağı olan melekler ve ruhlar âlemidir. Uyurken gördüğümüz rüyalar ve uyanıkken kalbe ilham gelmesi, bu son âlemin var olduğunun kanıtıdır. Ancak bu âlem, genel özellikleriyle bilinmesine karşın ayrıntıları konusunda kesin bir bilgi yoktur. Dolayısıyla ruhanî varlıklar tecrübe sahamızın dışında olup, onların tabiatları tamamen meçhuldür. Bunlara ulaşılması ve hatta maddesi olmayan şeyler üzerinde aklın delil getirmesi mümkün değildir. İbn Haldûn, bu âlemle ilgili ayrıntılı bilginin ancak dinî kaynaklardan elde edilebileceği görüşündedir.” 
Aç yüreğini, aşk neymiş ,aşk neye dönüşüyor göstereyim.
Gerdel , gereğen, üreğen , mutlaki benliklerde nasıl kalındığını anlatayım.
Kelamla valsı görmelisin.Manalar aleminde soyunuk soyutlarımı görmeli kapalı algıların. Ol sır ki saklar kuytularda Yusufluğumu.
Miraca çıkmaya gerek yok, hicretin hücrelerinde başlıyorsa. Gel gör ki insan kendi denizlerinden kaçıp susuz amaçlarının suçunda kalır, İşte sen gideli yüreğim Everest gibi.Çok yüksek ;ama çok alçak huzursuzluklara kadim.



Koşullanmışlığın koşucusu olmayı bırakmalıyız.Bağıllarımız var.Bazen bir fikir, bazen inanç, bazen duyusal bir şey. 
-Bağıl bağlamlarımızın arayüzlerine karanlık yüz olup kalıyoruz.Kalmışlığımız uzun sürüyor.Öğrenmişlikten daha zor bir şeyde kalmak.Bir fikri öğrenmek, onu kabul etmek en kolayıdır.Bu fikri algının bilinçaltı filtrenin kirlenmişliğinde saklı kalışı zor süreç yaratır.

-Alışmak , alıştırılmak içsel uyuşturuculukla özdeş kalır çoğu kez. İrade, sabır,inanç, akli basamaklar, İbn- i Haldun’un bahsettiği alemlerden arınıp gerçeğin alemine ulaşmak zor.
-Kalakalışımın mantığını çözebildin mi Bennara.Beni anlayacak benlik var mı önce onu sormalıyım.
-Çok sıradan değildi, beni sevmen, benden gitmen. Duyular , düşünceler melekler ve ruhlar âlemlerinde kalan içsel kalıntıların var.
- İçimdeki sesin kaynağı olan melekler ve ruhlar âlemine yazılmış sözler var.Benliğimden öte akışlar var.
-Gördüğümüz rüyalar ve uyanıkken kalbe ilham gelmesi gibi mistik sızılarım var.İçimde hisler ötesi, algılar ötesi, şuurlar arası yazılmışlık var.Bu ruhsal kaşiflik çok kimselerde olmaz. Aklın delil getirmesi mümkün olmayan bu içsel yazılış manzumesinde ilham olarak kalışın, benliklerimi yakıyor.
-Bendin, binlerce ben oldun.Ben’lerimi yazan ilhamın kalem özüsün.Sana yakılışım, sende kalışım, sende eriyişim bir arayış, arınma, özümse, özüme gidiş olsa da bitmemişliğin şifreleri ben’den ötelerde yazdırılanlardır. 
- Gel , sana bütün derinleri yakan gönül ateşimi açayım..
En derin manaların manidarlığında kadınsal ışıltını seresin.Serper olmuş bu yürek mucidinin açılmamış hislerine derman ol Bennara
( Alemler Arası Manaların Yazdırılanısın Bennara başlıklı yazı edward34 tarafından 1/26/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu