Gülelim Gülüşelim Mutluluğu bölüşelim
722 izlenme
23 yorum
3 Ekim 2024 Perşembe - 10:51
Sosyal olayların bunalttığı, karamsarlığa düşürdüğü böyle bir zamanda gülelim gülüşelim Mutluluğu bölüşelim Gülerek gülüşerek Güllere Dönüşelim.
Katkınız fıkra, duvar yazısı, espri, güldüren taşlama ve şiirler biçiminde olabilir.
Haydi iş başına!
Yorum Yaz
Fikrinize aynen katılıyorum değerli üstadım. Ancak ben denedim pek sonuç alamadım. Ama size takılırım ben. Neden olmasın. Selam ve dua ile...
MUTLULUĞUN MERHABASI
Gelirse eğer
Senden beklediğim haber
Mutluluk merhaba der
Dağılır içimdeki keder
Gündüz güneşim olur
Gece mehtabım
Şiirsel güzellikler
Sevgin gül diker gönlüme
Bir sevinç rüzgarı eser
Güllük gülistanlık olur her yer
KİM AKILLI KİM DELİ?!
Akıl hastanesinde delinin biri yüksekçe bir yere çıkmış, nutuk atıyor, karşıda duran başka bir deli de bıyık altından gülüyor ve nutuk atan deliye dudak bükerek bakıyordu.
Merakla yanına yaklaştım bizimkinin:
“Şu nutuk atan deli kim, niye böyle bağırıp çağırıyor?” diye sordum.
“Kendini peygamber sanıyor zavallı!” dedi.
Aklının derecesini ölçmek için:
“Belki de peygamberdir, olamaz mı yani?” dedim.
“Olamaz tabii dedi.
“Deli değil, akıllı galiba” diye düşünerek sordum:
“Niye olamaz?”
“Çünkü, diye yüzüme baktı, başını salladı ve şöyle dedi:
“Ben öyle peygamber göndermedim!”
********
YOLUNU NASIL BULUYORMUŞ...
Akıl hastanesinde bir doktoru ziyaret edecektim. Bana odasını gösterdiler. Koridorda bir sopaya at gibi binen birine rastladım. Beni durdu, kimi aradığımı sordu. Söyledim. Doktorun bulunduğu yeri işaret etti. Tam gidecektim ki beni eliyle engelledi, sopayı gösterdi:
“Oraya öyle gidilmez. Bin şu arabaya!” diye bağırdı.
“Çattık belaya!” diye mırıldanarak korkuyla arabasına(!) bindim. Acayip sesler çıkararak beni doktorun odasının bulunduğu yere kadar götürdü, arabadan inmemi söyledi. Dediğini yaptım. Tam kapıyı çalmak üzereydim ki kolumdan tuttu:
“Bedava mı sandın? Ver bakayım elli lira araba parası” diye konuştu.
Başıma bir iş gelmesin diye istediği parayı verdim. İçeri girince doktora:
“Doktor bey, burası ne biçim hastane? Tehlikeli deliler koridorda cirit atıyorlar” diye dert yandım.
Doktor şaşırdı, yanıldığımı söyledi, bu kanıya nereden vardığımı sordu. Başıma gelenleri anlattım. Doktor gülmeye başladı, kızdım:
“Ben ecel terleri döktüm, siz gülüyorsunuz” dedim.
“O kişi deli değil ki” diye yüzüme baktı.
“Kim öyleyse, orada ne işi var?”
“Bizim asistan o. Aldığı maaş yetmiyor da böyle muziplikler yaparak yolunu buluyor.”
*
Biyoloji öğretmeni derste, şimdi kurbağaların iç organlarını işleyeceğiz diye elini cebine attı, tost çıktı. Öğretmen şaşırdı, "Ben öğleyin ne yedim acaba?" dedi.
Öğrenci derse geç kalmıştı. Öğretmen niye geç kaldığını sordu. Öğrenci, arı soktu, dedi.
Öğretmen, nereni?
öğrenci, söyleyemem!
AĞAÇLARADAN GÖREMİYORUM
Temelle Dursun ormanda yürüyorlar.Bir ara Temel Dursuna sesleniyor :
-Dursun ormanın güzelliğine bak.
Dursun:
-Ağaçlardan göremiyorumki.
Dışarıdan bitirme sınavlarının birinde "Beyin ne işe yarar" diye sormuşlar. Kapıcının karısı bakın ne demiş;
"Beyim hiç bir iş yapmaz, kahvede oyun oynar.
BIYIK
Lazistan'ı gezmekte olan turist :
-Allah Allah, burada herkesin bıyığı var, demiş.
Temel, burnuna dikkat çekerek :
-Piz önemli ve değerli şeylerin altini çizeruz.
İlkokulu dışardan bitirme sınavlarında maddelerin üç hali sorulmuştu. Biri öndeki kişiye baktı; katı sıvı gaz yazıyordu. Bizimki yanlış görmüş olacaktı ki, "Katır Sığır Kaz" yazdı.
AŞAĞISI BİR İŞ DÜŞÜNÜYOR
Karadanizliye sormuşlar :
-Neden baştaki saç ağarıyor da, aşağıdaki ağarmıyor?
-Aşağısı bir iş düşünüyor, yukarısı bin iş düşünüyorda ondan, demiş Karadenizli.
Erkek, karısına " bugün üç dişi iki erkek sinek öldürdüm," dedi., Karısı şaşırdı, "Nereden anladın?" diye sordu. Erkek gülerek şöyle dedi; "erke sinekler bira bardağına, dişiler telefonun üstüne konmuşlardı."
Geliverin, Erhan Hocaya Bir Şey Oldu!
Öğretmenliğim sırasında öğrencilerle bir okul gezisi yapmıştık.
Arabamız bir yerde mola verince öğretmen ve öğrencilerin çoğu dışarı çıktı. İçerde son sınıf öğrencileriyle ben kaldım. Öğrenciler oyun oynuyorlardı. Beni de oynamaya çağırdılar. Kabul etmek istemedim. Yalvardılar, “Hocam, ne olur biraz oynayıverin. Merak etmeyin, otoriteniz sarsılmaz. Biz mezun olup gideceğiz nasıl olsa. Ne olur, hatırımızı kırmayın” dediler.
Peki deyip oyunlarına katıldım. O sırada lise birinci sınıf öğrencilerinden biri otobüsten bir şey almak için içeri girince benim oynayışımı görüp hayrete düşüyor ve moladaki öğretmenlerin yanına koşuyor, heyecanla “Geliverin Erhan hocaya bir şey oldu” diye bağırıyor. Öğretmenler kiriz falan geçirdim sanıp geldiklerine beni oynar görünce kahkahalarla gülmeye başladılar.
Ressam İki arkadaş, sergide bir tabloyu seyrediyordu. Biri:
-Şuna bak, dedi, güneşin doğuşunu ne güzel canlandırmış.
Öbürü düzeltti:
-İmkânı yok, mutlaka güneşin batışıdır.
-Belki öyledir. Ama nasıl oluyor da bu kadar kesin konuşabiliyorsun?
-Ressamı tanırım, sabahları onbirden önce kalkmaz.
Seninle benden başka yorum yapan, katkıda bulunan yok. Buradaki kişiler gülmeyi güldürmeyi sevmiyor mu yoksa?
ARABASINI SATMIŞ
Temel'e rüyasında Allah yürü ya kulum demiş. Temel'de arabasını satmış.
Tarih bizi leylekler getirdi yarasalar götürdü diye yazacak.
Ne zaman ki birisinin dedesinin adı Berkecan olur, işte o zaman 'çağ atladık' derim.
ESKİDEN;
Bir dalda iki kiraz
biri al biri beyaz
eğer beni seversen
mektubunu sıkça yaz
ŞİMDİ;
Bir dalda iki kiraz
biri al biri beyaz
işim var, acele et
mesajını çabuk yaz
Hep tatlı tatlı güldürecek değil ya, bu sefer de acı acı güldürecek bir şey paylaşayım dedim.
Gol olup yağdı cüzdan spor vicdan sporun kalesine
ekmeğini göz yaşına banıp da yiyen fanatik taraftarlar
inlettiler yeri göğü, buradan çıkış yok, diye...
döndürdüler yoksul cüzdan spor taraftarlarını
süt dökmüş kediye!
ALERJİ
Temel, Cemal'e :
-Fadime'nin kürke alerjisi var.
-Nerden pileysun?
-Ne zaman kürk giymiş pi avrat cörse hastalanayı.
Varsa tartışılacak bir durum
yapalım bir açık oturum.
***
Türk, övün çalış, babana bile güvenme!
***
Akaryakıt çok pahalı oldu
artık kokar yakıt yakıyoruz.
hayvanların kakalarını değerlendiriyoruz.
***
Niye iki kulağımız bir ağzımız var?
bir kere konuşup iki kere dinlememiz için...
Evde papağan yalnızdır ve kapı çalınınca kim o demeyi öğrenmiştir.
Ev sahibi evde yokken kapı çalınır, papağan kim o der. Elektrikçi der adam., Papağan bir daha kim o der, gene elektrikçi yanıtını alır. Bu iş böyle sürer gider. Elektrikçi öfkeden deliye döner ve kriz geçirerek kapının önüne yığılır. Ev sahibi geç vakit evine döner, kapının önünde ayağına bir şey takılır, "Kim o?" diye bağırır. İçerden papağan cevap verir; "Elektirikçii!"
Temel kahvede işe başlar, müşterilerden biri seslenir:
-Temel bize üç çay, biri açık olsun.
-Hangisi?
Siviller hangi dili konuşur? Hadi bakalım cevaplar coşsun... Açtığınız forumun altına isim yazarsanız biliriz kimin açtığını da...
Yorum Yaz