Paratoner çekiminde
yıldırım yüreğim,
Senden korunmaya yetmez bilgeliğim
Kasırgayı gelişinden bilirim ben,
Dur -duraksız bir eşkıya yüreğinden,
nasıl sakınırım ki seni kendimden.
Hiç korktun mu sen,
benden önce kimseden?
Ya da saklandın mı hiç
felaketin olan gözlerimden?
Yıldırım düşüşünün çığlığını içeceksin
bedenimden.
Bu gün doğum günün ya hani !
“aaaah keşke doğmasaydım”diyeceksin,
Firari sevdalarımın şerrinden.
Ne çok sinyaller verdim sana,
ne çok uyardım gelmelerimden.
Benli doğumlara sancılanırken tenin,
tutku fırlar bedenimden ki senin eserin.
Doğum gününün muştulayıcısı ya kainat
Felaketin olacak gözlerimin alevinde yanmaya
inat.
Ne Ferhat’ın gücü yeterdi gem vurmaya ,
Tutkularımın pervasızlığına!
Ne şirinin zerafeti ölçü olabilirdi
seviyle bezenmiş ebruli haylazlığıma!
doğum günün ya hani,
ilk hoş geldinlerine eş sana susuzluğum,
bin doğum sancılarına,
nispet sensiz uykusuzluğum
armağanım olsun sana
koşulsuzluğum!