Lise son sınıflarda bir edebiyat dersindeyiz, bir metni çözümlüyor, metindeki bilinmeyen kelimeleri hayattan örneklerle kavratmaya çalışıyoruz.
Dedim ki: “Serhoş kelimesinin tam olarak anlamını bilen var mı? Kökü nedir, nereden geliyor?”
Orta sıralardan akıllı mı akıllı, akıllı olduğu kadar haylaz bir öğrencim hemen ayağa kalktı sarhoş taklidi yapmaya başladı, bir yandan da bana sarhoş gibi konuşarak cevap yetiştiriyor: “Hocam o serhoş değil, sarhoştur, serhoş diye serseriler kullanır.” Öğrenciyi tahtaya kaldırırken:.
“Hah tam üstüne bastın, ayağını kaldır.” Biliyorum onun bütün amacı dersi kaynatmaya çalışmak. Çünkü derse müdahil olmazsa dersi sevmez sıkılırdı. Çocuk ayağına bakıyor, bir o ayağını kaldırıyor, bir öteki ayağını.Bu arada da sınıfta kahkahalar yükseliyor. Ondan sonra ders alıp başını gidiyor. Onlar farkına varmıyor ama aslında ders işliyoruz.
“Oğlum ayağına bakma başına bak.”
“Niye başıma bakayım hocam.”
“Şimdi anlayacaksın niye başına bakacağını. Az önce kullandığın serseri kelimesinin anlamını biliyor musun?”
“Tabi biliyorum hocam. Zibidi zibidi, aylak aylak gezen kaldırım mühendislerine derler.”
Yine sınıftan gülüşmeler.
“Şimdi iyi dinle bakalım. Dediğin belki doğru ama bu kelimenin aslı Türkçe değil? Türkçe’de bunun yerine kullandığımız kelime nedir?”
Öğrenci biraz düşünüyor biraz başını kaşıyor, bilmiyor ki cevap parmaklarının ucunda.
“Her halde sermek fiilidir hocam.”
“Yok oğlum cevap parmaklarının ucunda.”
Ayak parmaklarına bakıyor.
Yok yok ayağının değil elinin ucunda.
“Haaa, “saç” o zaman. Yok yok “baş” o zaman.”
“Evet “ser” demek baş demek. “serhoş” demek de başı hoş, yani kafayı bulmuş demek. Bu kelimenin kökü Farsça’dır. Dilimizde bunu karşılığı olarak neleri kullanıyoruz yani eş anlamlıları hangi kelimelerdir? Diye sorduğumda orta sıradan sınıfın çalışkanlarından biri kalkıyor ve:
“Kafa, baş, kelle var hocam. “diye cevap veriyor.
“Çok güzel söyledin, yalnız bir şeyi burada yeri gelmişken vurgulamadan geçemeyeceğim arkadaşlar. Bu kelimeler bir birleriyle eş anlamlı da olsa, deyim içerisinde kullanıldıkları vakit eş anlamlı olmazlar. Mesela “kafayı bulmak” deyiminin yerine “başı bulmak” veya “kelleyi bulamak” diyemeyiz.
Neyse yeniden bizimkine dönüyorum.
Serhoş ve serseriden başka “ser”le başlayan kelime hatırlıyor musun?
Bu soruma cevap yine sınıftan geliyor, değişik öğrenciler: Serpûş, serkeş, sergüzeşt… gibi kelimeleri söylüyorlar. Kısaca onları da açıklıyorum.
“Hadi bir tane de ben ekleyeyim, “serâpâ” da var.” diyorum. “Bunun anlamını bilen var mı?”
Bizimki yine atlıyor:
“Ser baştı değimli hocam,
“Evet”
“O zaman geriye “apa” kalıyor, apa da ses değişine uğramıştır “aba”dır. Aba; kaban demektir. O zaman ne oldu kabanın başı oldu. Hani polisler yağmurlu havalarda giyerler ya kabanlarının başlığı olur.” Biraz durakladı, yüzüme baktı benden bir ses çıkmayınca:
“Yine mi olmadı hocam.” Diye serzenişte bulundu.
Elimle başından ayağına kadar işaret ettim.
Tamam hocam vücut demek.
“Yok oğlum, şimdi baştan alalım ser baştı değil mi?”
“Ser baştı değil mi, bir ip ucu vereyi ondan sonra gelen kelime “apa” değil sadece “pa” dır. Hiç bulmaca çözmüyor musunuz? Bu soru çok çıkar. Yine sınıftan bir öğrenci kalktı:
“Hocam ben biliyorum, “pa” ayak demek.
“O zaman ne oldu.”
“Baş- ayak oldu hocam.”
“Araya birde “-tan” getir.”
“Baştan ayağa oldu. Bunu karşılayan bir kelime grubumuz daha var nedir o? Tabiki “tepeden tırnağa” anlaşıldı mı arkadaşlar?”
“Anlaşıldı hocaaam!”
Bizimki yerinde hâlâ ara ara sallanmaya devam ediyor, sarhoş taklidini devam ettiriyor. Ben ise onu bırakmak niyetinde değilim, sınıfa bu sefer pa ile başlayan kelime bilip bilmediklerini soruyorum. Bir hayli düşündükten sonra, payidar ve pabuç kelimelerini buluyorlar. Anlamlarını öğrendikten sonra:
Bizimki oturmaya yelteniyor:
“Yok öyle hemen yerine oturmak, kırk yılda bir sarhoş yakalamışız seni. Bu durumundan yararlanıp payitahta gidip padişahtan bir şeyler istemeden şuradan şuraya seni bırakmam.”
“Payitaht nedir hocam ya?”
“İşte bende onu soruyorum sence payitaht nedir?”
“Bizimki Arşimet’in “Eureka! Eureka!” diye bağırdığı gibi bağırmaya başlıyor:
“Buldum, buldum! Bak hocam şimdi “pa” burada da var. Sonra ne var “taht var. O zaman ne oldu? Tahtın ayağı oldu. Şimdi doğru söyleyin hocam olmadı mı?”
“Aferin” diyorum. “Olayı kaptın ama tam kelime karşılığını gel beraber bulalım.”
“Taht nedir?”
“Padişah oturur.”
Tahtın ayağı genellikle nerde bulunur?”
“Padişahın oturduğu yerde.”
“Tamam da, o zaman padişah genellikle nerde olur?”

“İstanbul’da”
“Evet geldik dersin sonuna. İstanbul Osmanlının neyiydi?”
“Tabiki başkentiydi hocam. Payitaht da başkent oluyor değil mi hocam?”
gülümsüyorum.
“Nerde kaldı bizim zil?”
“Zil çoktan çalalı çok oldu hocam.” diyor sınıf.

NOT(1): “Ne öğrendik?”
“Serhoş, serseri, serapa, serpûş, serkeş, sergüzeşt
payidar, pabuç, payitaht
(Yeter, bir derste Farsça’yı öğrenecek halimiz yok ya.)
NOT(2): O öğrencim bu yıl Tıp Fakültesi 4. sınıfta okuyor.


Mustafa İsmet KESKİN
03.09.2009 - Gaziantep
( Sarhoş (Serhoş) başlıklı yazı şaircesevmek tarafından 3.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu