Gece durur kaşının çatığında
Orta yerinde tozuna yenilmiş eski bir kaftan gibi hükümsüz asaleti
Güneşten çalma sarı tenli soytarının dalkavukluğunda
Oysa gecenin hükümdarı sanılabilirdi sokaktaki lamba

Ayrıntı:

Can çekişmeseydi gölgesine ağdığı sokak
Kandırılabilirdi çipil gözlü zaman

Günü unuturdu yiyiciler
Kaldırımın köşeli, nankör suratında
Şehir, insana dargınlığını kusardı
Kullanılmış bedeninin kırışık ayrıntılarından

Karanlığın şahidi olmaz ki
Kan tutar günden sonra gelen çığlığı
Kanadını iştahla açarken yarasa
Karanlık, ölümü sokardı adamın aklına

Yüreğini bir tutam maviye sattı saka
Güzeli çağıran sesini hapsettiler o gün
Taş plağın gıcırtısına

Kişiliksiz bi çıkmazdı ve uğursuz
Ateşe verildi bin yıllık yasak
Tepeden tırnağa elma koktu sokak
Üç beş yeni yetme
Ellerini tutuşturup sıcağa
Demlendikleri mor uykusuzluktan
Saklandılar düşüncesiz ölümlerine
Aklın düstursuz kuytusundan

Ne güzeldi ateş
Bi de eti yakmasa


Ah lamba
Başın hep öne eğik
Hadi kalk vurulmuşluğundan
Bak üşüyor yüreğim sevdasız yazlarda

Aklının talan aklından
Savrul mantığın insafsız duvarına
Çarp, öl
Kendine dön
Soluduğun nefesle yanma lamba
Kanını içiyorsun anlasana

Yargıçlar unutuyor hukuku kör uykularda
Ve hesap sorulmuyor bu devirde günahlara
Gerekçeli karar, zaman aşımı
Tanrı adaleti dileniyor vicdandan

Her gün bitimi sevgiliyi saklar
Bu arabozan sokaklarda kol gezer avcılar
Lamba, hadi uyan...



Saadet Yıldırım Ünal




( Lamba başlıklı yazı paydasız tarafından 2.04.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.