Önce hayatımıza giren sonrasında da bizden bir parça ve vazgeçilmezlerimizden olan paylaşım siteleri artık tüm iç ve dış dünyamızı tahakkümü altına almış durumdadır.Bu halin ise kişileri asosyal yaptığı gibi, depresyonlara, psikolojik  bozukluklara  sürüklediği bir gerçektir.Kaldı ki; bu durum malum sitelerin  dışında  ciddi diyebileceğimiz paylaşım  sitelerini dahi kapsamına  almıştır.Adına sosyal medya dediğimiz ortam, bunalımlara sürüklemekte ve kişi/yi/leri aslında yalnızlığa mahkum edip, kendilerini yeni ama sonu uçurum olan bir dünyaya itmekte, sonuçları hüsran olmaktadır.Bu tespiti gerek kendimizde, gerekse  yazılı ve  görsel medyada sıkça görmekteyiz.

Önce hayal dünyamızda var saydığımız, sonrasında  birkaç  yazışma ile tanıdığımızda ve arkadaşım, dostum olanlar arasındaki ilişki giderek büyüyor ve bir aşk (!) ın filizi haline  gelip sonrasında  sevgili (!) olabiliyorsa ve adını sanal olarak koyduğumuz dünyada onu gerçek kabul etmemiz kendimizle bir çelişki yaratıyor ama görmüyor veya kabullenemiyoruz

Nasıl olsa sanal deyip; klavye arkası kabadayı, efeleri ve sevgilileri ile her türlü olumsuzluğun yaşandığı ortamı hayal alemi veya yok saymak ne kadar mümkündür ki?Konuşanlar, yazışanlar canlı...Tanımasalar da muhatapları var.O halde sanala sığınarak bir takım şeyleri makul göstermek ve görmek ne kadar doğrudur? İşler sarpa sardığında  " işte sanal ortamı " diyerek tüm suçu ve olumsuzlukları  sanala yüklemek doğru değildir.Doğru ise  o zaman sanala sığınıp istenmeyen durumlara sebebiyet verilmemesi  en doğru olandır.O ortamda kişiler oldukları gibi değil, kendi dünyalarında  yarattıkları kimlik, bir tip, fizik ve ruhsal konuma bürünüp riyanın en riyasını yaşayıp yaşatarak hem kendi dünyasını, hem de karşısındakinin  dünyasını  harap etmektedirler.Sonuçları ise hepimizin bildiği üzere yuvaların  yıkılması, soygunlar, hüsran ve belki de  cinayetlere kadar uzanmaktadır.

Kişinin kendini ve kimliğini gizliyerek  başkalaşması onarılamaz yaralar açmakta ve toplum olarak bir çöküşe neden olan sanalı iyi anlamak ve yaşamak gerekir.Ona sığınıp başkalarının da dünyalarını yıkmaya, karartmaya hiç kimsenin hakkı yoktur.

Gerçekte; arkadaş, dost, sevgili olamayanların, aşkı gerçekte bulup yaşayamayanların, bu değerleri  sanalda aramaları abesle iştigaldir.


Refik
06.04.2013
Istanbul
( Sanal Arkadaşlık Dostluk Ve Aşk başlıklı yazı keskin2011 tarafından 6.04.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu