bu gün küçücük bir çocuk gördüm
eli yüzü kan revan içinde
görünce dayanamadım sordum
yavrum bu halin ne
öyle çok ağlıyordu ki
getiremedi derdini dile
anlatmak istedikçe boğuluyordu
hıçkırıklar sanki
boğazında düğümleniyordu
içim yandı bakamadım yüzüne
bakındım etrafıma şöyle bir
bu çocuğun
annesi babası nerede
keskin bakışlara
bana bakan birini gördüm
biraz ileride
eliyle işaret yaptı
çekil git oradan diye
çocuğu gösterdim
sen gel buraya diye
birden çocuğun sesini duydum
abla senide döver yapma diye
o benim benim babam
döver seni öldüresiye
küçük bir çocuktu o daha
yaşı belki altı belki yedi
simit almaktı tek suçu
ölümüne dayağı
bu sebepten yedi
mutlu olmak onun
onun hakkı değilmiydi
bir kedi yavrusu
gibi titriyordu
yaklaşınca yanına
benden bile korkuyordu
minicik elinde tuttuğu
kanlı simidine bakıyordu
hem bakıyor hem ağlıyor
simidinden ısırıp az az yiyor
korkuyla etrafına bakınıyordu
babası görürse
tekrar dayak yiyeceğini
çok iyi biliyordu
onca dayağa rağmen
vermemişti simidini
kimse görmüyordu
onun küçücük yüreğini