sizli bizliyken
tekne ahşapları,
boğazına düşkün dalgalarla
iki martı düştü denize,
bir
karabatak
gölgesi düştü kıyıya uzun eteklerinin,
uzun boylu
kadınların
saçları kırıştı İstanbul'un
suda sekerken sabır taşları
gül
açma mevsimiydi
soyunup,dökünen bir vakitlerin
kalkıp gidesi bir
beklemeydi
geceydi...
su aynasında kulaç attı,
ehlikeyfin
bakırı
al bastı ilk harfini,
fal kapamış
fincanların
dallanıp,budaklandı
boğazı boş sözler
arka yüzü sırlanırken
camların
sözünden döndü yemin billahı,
noktayı bilmeyen
kalemlerin
sisleri acıdı sık boğazların
terlerken su yüzleri,
kaçmış
uykuların
sözü ayazdı ergen hüznün
dili titrek
aklından dünler
geçti,
deniz manzarasız vapurların
dalıp dalıp çıktı,
güz
sancılarının ucu açık cümleleri
dişini sıktı noktalı virgülleri,
öznesiz
boşlukların
koşuşturdu süklüm,püklüm duyguları
parantezleri mahmur
kelamların
açtı on iki perdesini,
üç oktavlık çığlıklar
düşü hasatsızdı
bir içim suların,
kalemi kısır
korktuğumuz kadardı
aslı,astarım
durdu notasız aralıklara ses
iki yana düştü kol,
sustu
heves
sürüdü uzun eteklerini,
uzun boylu kadınlar
yürüdü…
içlendi
dilini ısıran yalnızlık
son adımlara gülümsedi,
bir uçtan bir
ucalar
gelgitlendi karanlık
sırrı sürçtü en bilinmeyenin
s/aklım
gitti
şehir bitti
şiir bitti
Suadiye.2013