I
Çılgınlıklarım bana
tüm ergen hislerimin üzerine bir tütün yaprağı bastım
zaman gözlerine
tuzlu su
heybeme bir tutam yaşamak düştü
kilimlerin nakışında sevdaya can düştü
Harmanı gözledim çuval boşa düştü
toprak ham, döl tutmayan tohumlarda
nemi kalmayan
gözlerden
ne hikmetse sağanak düştü
gönülden geriye garip bir ciddiyet
ciddiyetten resmi bir kıvılcım düştü
hayaldi mazinin kucağından atiye tırmanan dal
dilden geriye solmuş bir gül
cümle konuya düşen lal
bülbül dilsiz düştü
II
Kapıyı çalmadan tokmağı tutulmaz
gir içeri denince sevgiliye eş sesle
ses vermeden
gir içeri denmez de
kimse bilmez külün altındaki közü avuçlamadan
sözden bellidir
III
Bizim ellerde akşamlar bir garip olur
bir ateş basması alınan her soluk
bir kez başlarda yağmur oluk oluk
dize derman vermez soluk
kuzu postuna bürünmüş kurtlar gördüm
nice ala ceylana
yasaklanmış mavera
şimdiki zamanın bilmecesindeyim
her bir düğümün sarsılmaz hecesindeyim
dönülmez ufukların gündüzünde
ve dahi gecesindeyim
bir garip türkü yankılanır soluğumda inceden ince
“seher seher bağa girdim
ne bağ bildi ne de bağban”
yerim yurdum şimdi yaban
ben o güzelliğin
neresindeyim
09.05.13