UNUTMAYALIM...
Biz ahlak sayesinde iyinin iyi olduğunu
anlar, benimser, kötüyü kötü olduğu için reddederiz. Ahlak sayesinde, toplumsal
kurum ve kuruluşlar üzerinde kontrol kurar, bekçisiz, muhafızsız insanları dizginleriz. Ahlak
sayesinde insan, insan kalarak yüceltilir ve hayvanlar seviyesine düşmez.
Hem gerçekçi, hem pratik ve hem de
âlemşümul bir ahlaka sahip olan insanlar, ahlaklı olmalarının yanında ümitli de
olurlar. Ahlaklarının tamamlanacağına, ahlaksız bir ümidin boş, ümitsiz bir
ahlak duygusunun noksan olduğunu bilirler.
Sadece milletler mi ümitli olurlar
diyeceksiniz? Değil tabii. Cemiyetler de ahlaksız ve ümitsiz yaşayamazlar.
Fertlerin ümitsizliğinden cemiyetin ümitsizliği daha kötüdür, korkunçtur ve hem
fertlerin, hem de devlet ve milletlerin başına tedavisi mümkün olmayan dertler
açar.
Maddi kuvvetlerin gerçekleştiremediği
nice işlerde ruhi kuvvetler başarılı olur. Ruhi kuvvetlerin en tesirlisi olan
ümit, hiçbir yerde ve şartta paslanmazlığı ve altın gibi, elmas gibi olma
niteliği ile insan ve insan toplulukları sürekli taze tutar. Nice hastalar
vardır ki, onlar için ümit ilaçtan daha çok faydalı olur.
“Dış gözleri ile baksa da iç gözleri
ile gören” aydınlara düşen görev; her zaman ahlaklı ve ümitli olmak ve
etrafındaki insanlara, topluluklara sürekli ahlaklı ve umutlu olmanın önemini
anlatmaktır.
Unutmayalım ki, “Hayvanlar
hayvanlıklarıyla, melekler meleklikleriyle kurtuldular.” Biz, ikisinin arasında
yalpalayıp durmak istemiyorsak, insanlığımızı koruyarak ve insanlığımıza
yaraşır bir tarzda yaşamak niyetindeysek, mutlaka ama mutlaka ahlaka ve umuda
en büyük ilgiyi göstermeli, bu iki çok önemli değeri başımızın tacı bilmeliyiz.
Fikri
HAKLI