Toplumumuzun yardımlaşma ve merhamet duygularının zirveye çıktığı ramazan ayı son buluyor.

Bu ayda fakirler ve yoksullar görülüp gözetildi. Açlar ve yolda kalmışlar nispeten doyuruldu. Toplumsal dengesizlikler azda olsa tolare edildi.

Basın ve yayın organlarında sık sık dile getirildiği gibi ramazan ayında her türlü hırsızlık, cinayet ve yolsuzlukların gözle görülür şekilde azaldığı görülmektedir.

Ramazan boyu evlerimizde hırsızlık korkusundan uzak olarak yaşadık desek yanılmış olmayız. Çevremizdeki birçok insandan duymuşuzdur. Ramazanın verdiği huzur ve güven keşke yıl boyu devam etse diye. Ayrıca Ramazan boyunca zenginlerimizin yardım etme duygularının yükselmesi, fakir ve yoksullara kaynak aktarımı sonucunu da doğurmaktadır.

Birçok şehrimizde belli yerlere iftar çadırlarının kurulması, çeşitli yerlerde iftar yemeklerinin verilmesi takdire şayan davranışlardır.
Bu uygulamalarla bir dilim ekmek ve bir tas sıcak çorbaya hasret insanlarımızın hiç olmazsa karınları doymakta ve açlıktan bir nebze de olsa kurtulmaktadırlar.

Dileğimiz zenginlerimizin her zaman fakir, fukara ve yoksullara yardım ellerini uzatmalarıdır. Böylece açlıktan, ilaçsızlıktan biçare olan vatandaşlarımızın ıstırapları az da olsa dindirilebilsin. Ramazan dolayısıyla “zenginlerin mallarında fakirlerin de hakları vardır” prensibi uyarınca, fakirler bu haklarından azda olsa bir kısmına sahip de olmuş olmaktadırlar.

Ramazanın sonuna geldik dayandık. Türk toplumunda arife ve bayram günleri yaşayanlarla birlikte ölenlerimizde unutulmamaktadır. Birçok bölgemizde arife günü ikindi namazından sonra ve bayram günleri mezarlıklara gidilerek ölenlerin ruhlarına Kur’an ve dualar okunarak geçmişlerimiz yâd edilir.

Adeta yaşayanlar ve ölenler bayramlarda kaynaşırlar ve hatıralar yâd edilir. Her ne kadar son yıllarda, bayramlarda birçok vatandaşımız tatil yerlerine gitse de, toplumumuzun kahir ekseriyeti Ramazan ve Kurban bayramlarında birbirlerini ziyaret etmekte, bayramlaşmakta, varsa dargınlıklar giderilmektedir.

Dostluklar, akrabalıklar, kardeşlikler yeniden tazelenmekte ve perçinlenmektedir. Hani şöyle bir şarkı sözü vardır ya. “Her gün bayram olsa/Gönüller sevinçle dolsa” diye.

Gerçekten bayram günleri kalplerimizin ve gönüllerimizin ne kadar yumuşadığını, kin ve nefretin nasıl azaldığını hepimiz bütün vücut kimyamızda fark ederiz. Bunlar ne kadar da güzel duygu ve davranışlardır. Keşke bayramlardaki bu vücut kimyamız her zaman bizlere hâkim olabilse diye insanın içinden geçmiyor değil. Çünkü toplum olarak böyle duygu, düşünce ve davranışlara o kadar susadık ki, bunları kelimelerle ifade etmek mümkün değil.

Bütün bu arzu ettiğimiz yakınlık, kaynaşma, dostlukları tazeleme, kırgınlıkları giderme fırsatıdır. Bu fırsattan istifade ederek arzuladığımız ama bir türlü uygun zemin bulamadığımız o ilk bayram günlerinden itibaren en iyi şekilde değerlendirebiliriz.

Unutmayalım ki, bayramlar kaynaşma ve dostlukları pekiştirme günleridir. Bir de hepimize bayramı kâbus haline getirecek trafik kazalarına dikkat edelim. Bayram ziyareti için şehirlerarası yola çıkan her vatandaşımız trafik kurallarına uyarak seyahat ederse, bayramlarımız, yas günlerine dönüşmemiş olur.

Belki birkaç saatlik bir gecikmeyle ulaşırız ulaşacağımız yere ama hiç olmazsa mutlu ve umutlu olarak ulaşırız varacağımız hedeflere.
Bütün vatandaşlarımızın ve İslam âleminin Ramazan bayramlarını tebrik ediyorum.
( Bayramlar Kaynaşma Günüdür başlıklı yazı İ.Sarıçay tarafından 11.09.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu