Türk-İslam
âlimleri serisi – 51
İBN-İ SİNA -2
D. H. 371
(980) – Ö. H. 428 (1037)
Babası
Belh’ten Buhara’ya gelmiş,
Bu güzel
diyarı mesken edinmiş,
Abdullah
II. Nuh’un sarayında,
Yüksek
mevkilerde görev verilmiş.
İbn-i
Sina, babadan aldı dersi,
Hocalarıydı
çağın müderrisi,
Mantıkta
Nati, İsmail Zahid’den,
Gökbilimde
yükseldi derecesi.
Teşrif
etti dünyaya Buhara’da,
Asıl
meskeni-yurdu Hormisen’de
İslâm
filozofu demişler O’na,
Görgücü-usçu
yöntemi vardı.
Asıl adı
uzuncadır künyesi,
Meşakkat
olmaktaydı söylemesi,
Zordu,
Ebu’l-Ali El-Hüseyin,
Bin
Abdullah İbn-i Sina demesi.
Merakını
cezbetti tıp alanı,
Tıbba
yöneltti bütün zamanını.
Çok büyük
başarı yakaladı ki,
Ele avuca
aldı Nuh sarayını.
Günümüzde
tıpta deha sayılır,
Avrupa
tıbbı onunla anılır.
Hastalık
sebebini bulmuştu O,
Dedi ki;
dinsiz ruhlar hep hastadır.
Ruhların
terbiyesini savundu,
Bozuk
ruhlar hastalığa mahkûmdu.
Bin otuz
yedi Haziranındaydı,
Can
çekilince beden toprak oldu.
NOT: Kur'ân'daki bütün emir ve yasaklara
itaatte büyük hassasiyet gösteren Müslümanlar, ilme teşvik eden, hatta ilmi
emreden âyetlere itaatte de aynı titizliği göstermişlerdir. İtaatteki bu
hassasiyet onların Fizik, Kimya, Tıp, Astronomi ve Jeoloji üzerindeki
araştırmalarını başlatan ve devam ettiren en büyük muharriktir. Bu sayede İslâm
dünyasında dev isimler yetişmiştir.