,

Devrim

 

Devrim sabah, sabah gelecek,

Ani den.

Kapıları öyle bir çal ki çocuk / kırılsın.

Ziller yerlere düşsün parçalansın.

Bağır; açıp ta bağrını ver rüzgara

Bütün göğsünü yalasın / öpsün.

 

Adımlarını öyle büyük at ki

Seni ancak koşarak izleyebilsin / bütün Anadolu.

Bağrını aç ellerim sarmalasın,

İki koltuk altından,

Seni teninden tutabileyim.

Öpülesi o güzel gözlerini kapama

Asla,

Öyle yap ki uykuyu yen / uyuma.

Kendine öyle acımasız davran ki

Bedenin diri dursun.

Su;

Suyla oyna, ayaklarını içinde dolaştır.

Sürekli hareket halinde ol,

Sakın kendinden bile.

Şimdi uzan Anadolu ya memleketime

Ta sün köyüne kadar.

Seril çırıl çıplak Topraklara dinlen

Uzat, uzat ayaklarının altını öpeyim

 

                     Devrim sabah, sabah gelecek /

Ani den.

Üstelik bu  bahar da.

 Mayıstan hemen sonra ki haziran da

Haziranda ölmek zor, oy anam

Haziranda düşmek toprağa, yenilmek yok.

Yenilmek yakışmaz bize.

İnandığımız kavgada.

Artık yeter!

Ağlamak yok, dert yok

Ağıt bitti.

Gam keder geçti artık

 

Biz ki acıların en büyüğünü,

En onurlusunu ölümün,

En çetrefilli hayat çilesini ve de

En güzelini sevdanın yaşamadık mı?

Seninle….

Ey halkım: ellerim benim / sevgilinin

O kanlı gömlekle parçalanan yüreğim

Senin iki yakandadır.

Ey halkım ellerim senin yakandadır.

 

Devrim aniden gelecek sabah, sabah

Mezarlıklar ayışığında aydınlanırken

Taşlarda ki isimleri bir, bir oku.

Hepsini candan okşa / öp onları

Birazcık ta hırslan.

Yüreğini asla bırakma, seni zayıflatmasın

Nefesini deriden al / gülümse hayata

Derinden sal köklerini

Su derin toprak altındadır

Unutma.

 

Sana bakan umutla büyüten anacığını

Ey halkım unutma!

Seni bayrak, bayrak

Seni halka, halka

Seni coşkun derelerde

Ayaklarıma çakıllar batarken

Halaylarla, türkülerle, marşlarla severim

Şimdi;

Bütün köylerin meraların ve dağ başların,

Yemyeşil bir renk ve bir deli gönül…

…..bir deli gönül ki ah,

 

Devrim aniden gelecek.

Günün ilk saatlerinde / bütün coşkusuyla

Esirgemeden uzunca kollarlıyla

Sarmalayacak, sıkacak belinden

Tenine dokunacak elleriyle

 

Kazmaya başladın mı unutmazmış sın

Ora da ki bedeni.

Hep biz mi kazacağız mezarı?

Hep biz mi yaracağız karnını toprağın?

 Ey halkım;

Toprağı ekmek için eşeleriz bilirdik!

Sadece üç beş santim oda

Karın hemen altındaydı

Şimdi buğdaylar başakta

Yolların çamuru da kurumuş.

Artık usandırıcı bir toz bulutu halinde

Savrulur arabanın ardından

Toprağı ekin ekmek için kazırdık

Öyle bilirdik.

 

Toprak!

“benim sadık yarim kara topraktır”

Gel bak ellerim senin için kazdı bu mezarı

İşte bunu da öğrendik,

Bazen aldığı olurmuş

Genç yaşta koç yiğitleri

Ya nasıl kıydılar sana

Ya nasıl koyarım seni bu anlamsız çukura

 

devrim yeniden gelecek pırl, pırıl

Seni alıp kollarıma öpeceğim

Sabah, sabah

Ey halkım unutma bizi

Sanadır bütün kahrım

Sanadır duyduğum özlem

Kızgınlığım, kırılganlığım sanadır

 

Yeniden başladı.

Bütün sadeliğiyle geldi

Tertemiz bir çocuk

Böylesi daha güzel.

Onu güzelce öpmek yanağından,

O haylaz sesini dinlemek

Kulaklarını açıp-ta duy sesini

Ey halkım;

 

..evrim geliyor işte

Sen ona olan özlemini öyle bir göster ki

Ağlasın, sesi Anadoluyu gezsin.

Bütün köylerini tek, tek bir, bir

Çal kapıyı çocuk, çal kapımı

Utanmaz çocuk, ağla,ağla ki

Gözyaşların camların buğusunu silsin

Seni ne çok sevdim çocuk.

Hoş geldin.

Hoş geldin devrim hoş geldin.

 

Devrim çok ani gelecek ………

Kork benden MOLLA

Sana öyle kin ve nefret beslemişim ki

Seni sadece o boğacak

Çünkü ellerimi halkıma ayırdım

Sarıp sarmalamak için

Öyle bir özlemişim ki seni

Meydanlarda halaylarla ateşler yakıp

Seni coşkuyla kutlayacağım.

Ey halkım unutma.

Kulaklarını sağır edebilir çığlıklar

Sana kızdım, darıldım.

Yalnız… asla yitirmedim umudumu

Sabahların serinliğiyle taze tuttum içimi

Yalnız senin için erken kalktım

Sadece senin için çarpar bu yürek

Ey halkım uyan artık

Söyle bana!

Kim ölmüş açlıktan.

Söyle bana ey halkım

Onurla yaşamak varken kölelik niye..?

Ne olur susma ey halkım.

Yeter artık çıkıp meydanlarda oturalım.

Böyle yaşamak niye ki

( Devrim başlıklı yazı KANBER İHSAN tarafından 11.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu