İçinde bulunmakla şerefyab olduğumuz ve bu anı yaşadığımız için çok bahtiyar olmamız gereken  üç ayların ikincisi olan Şaban ayı'nın ortasını dün BERAAT kandilimizle serencamlarla geçirdik. Ramazana doğru huşu ve hudu içinde koşmaktayız. Bu koşu esnasında Peygamber Efendimizin mübarek duası dimağlarımıza şöyle seslenir ; “ Yâ Rabbî, Recep ve Şaban’ı bize mübârek eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır...” Amin

 

Rabbim nasip ederse; yaklaşık iki hafta sonra Leyle'i Ramazana ulaşacağız inşallah...Kur'anı azimüşanı okumanın ve onu hayatımızın ta kendisi yapmanın arefesi olan bu günler diğer günlerimizin kurtarıcısı ve günah silicisi olurlar inşallah...Evet! Dua dua yakardık; Yüce Mevla’mıza Beraat gecesinde; O Mevla’mız ki;"Yok mu tövbe eden, tövbesini kabul edeyim. Yok mu rızk isteyen, rızkını genişleteyim. Yok mu dua eden, duasını kabul edeyim" diye açık çek uzatmış ellerimize ve gönüllerimize...Bunu görmemek için kör, sağır olmak gerek manâ anlamında...Ben onu bunu anlamam arkadaş...Müslüman müslüman gibi yaşamalı...Küfrün rengi siyahsa, islâmın rengi beyazdır. Bu asla GRİ olmamalı...Müslüman gri yaşayamaz. Kişi; İslâmı kendi yaşantısına göre şekillendiremez, O islâma göre şekillenir, değilse; Hz.Ömer (RA) o muhteşem sözü gelir ve kafamıza

"dank! " diye vurur; 

 

" İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanmaya başlarsınız." Bizler, bu sözün neresindeyiz a dostlar?

 

Evet! iman edip adımıza da  müslüman denmişse, müslüman gibi yaşamak  z o r u n d a y ı z...
 

Bunun ötesi yok...Gönlümüzde iman, elimizde Kur'an, önderimiz Hz.Peygamberi zişan (SAV) hubdan huba uçacağız. Budur tek kurtuluş...Dünyanın geçici metaaları bizleri engellemesin... İşte, sözün tam bu kısmında bizleri biz yapan değerlerimiz olan kadınımız sahnedeki yerini almaktadır. Çünkü, kadınlarımız dünya metaının en önemli aktörlerindendir. İslâm Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir nizâm ve sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhip kılmıştır. Nitekim Cenâb-ı Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde: "Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır." buyurmuştur. Rasûlullâh (s.a.v.) Efendimiz de erkekleri, kadınların hak ve hukûkunu gözetmeye dâvet etmekte ve bu konuda:    "Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız."  buyurmaktadır. Başka bir hadîs-i şerîflerinde de: "Sizin en hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve ben de ehline karşı en hayırlı olanınızım." buyurur. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye ederek: "Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına karşı en hayırlı olanıdır." buyurmaktadır. Vedâ Haccı’ndaki meşhûr hutbesinde Peygamber (s.a.v.)  Efendimiz: "Ey insanlar! Kadınlar hakkında Allâh’dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır. Başka bir hadîs-i şerîflerinde: "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!"  buyurmuşlardır. Kadınlarla iyi geçinmek Kur’ân-ı Kerîm’in emridir: "Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz bile!..Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur." Buyurmaktadır. Gelelim günümüz toplumuna ve  sokaklara şöyle bir bakalım. Yaşadığımız bu sokaklar bizi ve inancımızı ne kadar yansıtıyor?  Onlar, biz miyiz? Biz, onlar mıyız ? Bu sokaklarda en çok harcanan çocuklar ve kadınlardır. Özellikle başı boş serkeş gezen kadınlar... Kime, neye hizmet ettiğini bilmeyen, Allah'ın emirleri hiç akla gelmeyen nice bizâr kadınlar...(Kendini bilenlere sözümüz yok!) O kadınlar ki islâmın en değerli, mahrem sınırı en kutsal  mahluklarıdır. Yârdır, anadır, eştir... Ancak, bugün sokaklarda çırılçıplak gezmeyi modernlik sayan kadınlar ise adeta  birer serkeştir.

Bu cümleyi destekleyen  söylemi Mehmet Akif Ersoy yıllar öncesinde şöyle sarf etmiştir;
 
"Medeniyet soymaksa bedeni, hayvanlar bizden daha medeni" öyle mi değil mi?

 

Bugün, Batı deyyusunun (özellikle ingilizler) elinde borazan olarak öttürdüğü MEDYA silahı , tüm dünya'yı ve islâmi coğrafya'yı  onlarca yıldır menfi manâda kasıp kavurmaktadır. Kadını adeta modernlik kisvesi altında sözüm ona defilelerde, stantlarda teşhir ettiği ürünün görselliğini cezbeden meta olarak kullanmaktadır. Adeta, modern pazarlarda (!) köle  gibi  alıp satmaktadır.  Bunu yıllara yaydığı oyunlarıyla tüm dünyaya benimsetmiştir. Hem de onurunu, gururunu ayaklar altına alarak çırılçıplak soyarak... Dünyada seks kölesi tuzağına düşmüş milyonlarca kadını göz önüne getirin. Yok yok ! dünyayı şimdilik bırakın, canım memleketimize bir bakalım. Yetmez mi bu kadar taviz? Biz onlara da karşıyız ama…Onlar, inancı gereği gibi bu şekilde kullanabilir, davranabilir… Ey Müslüman! bize ne oluyor?… Ne zaman özümüze döneceğiz, sokakları ne zaman temizleyeceğiz bu çirkin  görüntülerden?...Kadın tüm masumluğu ve mahremiyetiyle ne zaman buluşacak? Ne zaman babasının kızı, abisinin kardeşi, sadece erkeğinin eşi olacak?...Biraz ağır gelebilir bu sözler...Ama içinde bulunduğumuz toplumun görüntüsüne az bile bu yazdıklarım...Sakin kafayla düşünerek okuyun bu yazıyı…

 

Ya arkadaş! kadının mahrem yerlerini ancak ona mahrem olanlar görebilir...

 

Diğerleri göremez haramdır, h a r a m m m ...Kadın kutsaldır ve kutsal kalmaya da lâyıktır.

 

Ey! bu yolu kendilerine reva gören kadınlarımız; ne zaman ilim, irfan, iffet abidesi olacaksınız?...(Olanlarımıza sonsuz saygılarımla)....Nasrani ve Hristiyani temelli ülkelerin  şehirlerinden daha azmış ve çıplaklık yarışı ile arzı endâm eden kadınlarımız ve onlara yandaşlık yapan erkeklerimiz(!) gerçeği neden görmezsiniz? Bu yol yol değildir. Biz % 97 müslüman toplumu barındıran bir ülkeyiz. Kendimize ait örf, anane ve geleneklerimiz var...Ve onlara temel teşkil eden  Kur'an ve sünnet gibi iki yaşam kaynağımız var;  bunlar bugünkü görüntümüzü tasvip  e t m i y o o o r l a r...

 

Neden ,devekuşu gibi başımızı kumdan çıkarmayız... Neden ???

 

 

 

( Kadınlarımız Ve Kandıklarımız başlıklı yazı Arzeni tarafından 24.06.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu