Bütün efsunkâr gözlerin, ham dileklerin, çorak gönüllerin bereketi ve şifası geldi. Dostların, dostlara; zenginlerin, fakirlere vefası geldi. Fakir-fukaranın ümidi, garip-gurebanın umudu geldi. Ayların sultanı geldi. Şükür kavuşturana.

Geçen sene elleri ve dilleri duada, alınları secdede, gönülleri Medine'de, Mekke'de olan kaç kişi aramızda yok dostlar, şöyle etrafımıza bakıp bir çetele tutalım. Faniliğin en büyük göstergesidir ramazanlar. Şefkatin, merhametin, iyiliğin, güzelliğin katmer katmer arttığı; günahların az, sevapların fazlaca tarttığıdır ramazanlar. Öylesine ulvi bir zaman dilimidir ki, istesen de istemesen de hissedersin. Çünkü Yüce Mevla'm bu zamanları biz Müslümanlara özel yaratmış, diğer zamanlarda kat edilecek uzun yolu kestirme yola çevirmiştir. Bire bin vaat edilmiştir. Yeter ki görebilelim. Şükür kavuşturana.

İşte bu yüzdendir ki; bizi ramazana kavuşturana şükrümüzü iyi ifa edelim. Küslükleri atalım, el ele tutalım. Karaları atalım, yaraları saralım. Bereket ve hasenat ayında iyilikte yarışalım.Bol bol Kur'an-ı Kerim okuyup dinleyelim.Mealini anlayarak okuyalım...Rabbimiz bize nasıl ve neden seslenmiş? O yüce ve müberek sese kulak verelim.Çünkü aslolan kulluktur...Kulluk;  makamların en alisidir. En ulvisidir. O öyle bir makam ki; huzur'u divana durduğunda isminin önündeki ünvanların hiç bir önemi yoktur. Cebindeki ve kasandaki malın- mülkün,oğlun- kızın, hiç bir hükmü yoktur. O öyle bir makam ki; sana seni anlatan,seni sana  götüren...geldiğin ve gittiğin yerin aslında bir olduğunu bildiren...Kimilerinin "Enel hakk" dediği, kimilerinin "Onsekizbin alemi seyran eyledim" dediği  makamdır o...
 
O makam ki; eğildikçe yücelinen, yüceldikçe eğilinen yerdir. Öyle ki; Rabbine en yakın yer o makamın miracı olan secdedir. Bu meyanda "Kendi bilenler Rabbini bilirler." sırrına mazhar olurlar. Sonra, böylesi uhrevi zaman dilimlerinde kendilerini Allah'ın yürüyen eli, gören gözü, tutan eli sayarlar. Garib-gureba, öksüz-yetim, fakir-fukara  avına çıkarlar. İncitmeden, kırmadan dökmeden hayır hasenatta yarışırlar. Açlığın aslolanının mide açlığı değil, gönül açlığı olduğunu bilirler. Oruçta zaten, gün boyu aç kalmak değildir. Allah'u Teala'nın  bizlerin gün boyu aç kalmasına ihtiyacı da yoktur. Oruç terbiyedir..Azgın nefsin,zincirlere vurulmasıdır.Zenginin fakiri anlamasıdır. İsrafı önlemedir. Oruç, Afrika'da  ve tefrikada bir olmaktır. Yüreklerin insanlıkta bir vurmasıdır. Oruç; vermektir, almamaktır. Gitmektir, gönüllere gelmemektedir. Oruç; iftardır, sahurdur. Oruç; İki Cihan Serveri, Güllerin ve Gönüllerin Efendisi Resuli Zişan'a biattır. Bu kulluğun gereği bu insani tabiattır.
 
Oruç; onur kırmamaktır. Gerçek anlamda  müslüman olmaktır. 
 
Onurlu yaşamanın  insanlığın gereği ve dengesi olduğunu bilmenin kesiştiği yerdir   müslümanlık.
 
O yüzdendir ki; iftarıyla, sahuruyla, tehheccüd ve teravih namazıyla, minarede mahyası , gönüllerde ihlası ve  ihyasıyla, sadaka ve zekatıyla, komşuluk ve paylaşımıyla, mukabelesi ve nefsi mücadelesi ile yine bir ramazana ermenin şükrü içindeyiz.Şükürler olsun kavuşturana...
 
Bütün dostların, tüm İslam âleminin Ramazan-ı Şerif'ini tebrik ediyor, bereket ve huzur getirmesini Rabbi'mden niyaz ediyorum.

( Şükür Kavuşturana başlıklı yazı Arzeni tarafından 9.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu