Soğuk kış günlerinin ardından sabırsızlıkla  bahar beklenir. Doğa kabuk değiştirdiği gibi insanda da gerek bedenen  ve gerekse  metabolizma olarak köklü değişikliklerin  meydana geldiği bir gerçektir. Tenimizde başlayan değişim yürek ve beynimizde de  kendini en etkin bir şekilde gösterir ve tezahür eder.

Ümittir yeşil...Beklentidir yarınlara dair.Ağaçlardaki her tomurcuk yüreğe serpilen su gibidir.Rahatlıktır. Huzurdur... Hedefe ulaşmada sanki bir başlangıcın  müjdecisi gibidir.

Ve arkasından yakıcı sıcaklar gelir. Çoğumuz bir yerlere atarız kendimizi. Tomurcukların çiçek açmasını bekleriz.Açar da o çiçekler. Ne varki ömürlerinin  çok kısa olacağı çoğu kez  aklımıza gelmez. Gelse bile  belki de konduramadığımızdan anlamak istemeyiz.

Beklediğini bulduğunu zanneder yürek. Sıcak bir bakış, içten bir merhaba ve neredensinle başlar ilk kıvılcım. Sanki beklenendir. Her fırsat bulmalarda buluşulur. Sohbet ve eğlencelerde birliktelik pekiştirir bu yakınlığı. İsimlerin yerini önce canımlar alır. Ne de kolay can olunmuştur. Şimşek hızıyla... Giderek aşkıma dönüşür. Güneşin en tepe duruşunda. Birlikte gün batımları izlenir kızıllığın güzelliğinde. İlerleyen saatlerde  ışıl ışıl yakamoz beklenir kuytu bir köşede. Bunu flu bir gün doğumu takip eder. Kaynaşmıştır kişiler. Masum bir arkadaşlık sevgili olmaya yüz tutmuştur. Anlayışa göre sevgili de olunmuştur. Hiç ayrılmayacaklarına dair sözler verilir. Ama daha önceki canım ve aşkımların unutulduğu gibi bunun da bir yaz aşkı olacağı gelmez insanın aklına. Dün tez unutulmuştur. Bu ilişki de  aslında unutulmaya mahkümdur.

Sayılı gün tez geçer ya; Eylül'e çeyrek kala ayrılığın hüznü yavaş yavaş işler insanın içine.Ne var ki tüm suçları yükleyeceğimiz bir sebep buluruz kendimizce... Eylül deriz. Yaprak dökümüne bağlarız bitmeye mahküm o ilişkiyi ve sessiz vedayı. Şiirler, yazılarla tüm hıncımızı  Eylül'den  çıkarmaya başlarız. En hüzünlü şiirler Eylül'e  saklanmış gibidir. Baharın o cıvıl cıvıl halinden manotonluğa geçiştir. Sebebi ise Eylül... Ve sararan yapraklar...Bak başladı bile...Ayrılacaklar yakın bir gelecekte bedenden...Düşecekler toprağa...Ve  içimizde buruk bir acı daha şimdiden. O birbirlerine verilen  sözler, canımlar, aşkımlar geldiği aynı hızla terk edecekler yüreği...Islanan yastıklar da unutulacak birer birer...Her başlangıcın bir sonu olduğu gibi bunun da  sonu olacağına  inandırmışızdır kendimizi... Ama  ya aşklar... Yarım kalan, tamamlanmamış aşklar... Onlar ne zaman vuslatla son bulacak? Yine bir başka bahar mı beklenecek? Yine onları Eylül mü  süpürecek... Ne çok suçlusun sen Eylül...



Refik
29.07.2013
Istanbul



 


( Eylül E Çeyrek Kala başlıklı yazı keskin2011 tarafından 29.07.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu