Gerçek mutluluğa, özgürce yaşayamayanlara ve tüm yaşama hakkı elinden alınanlar anısına

 

Kime göre yaşamak?

 

Sizin karşınıza dini bir kişilik olarak çıkmadım hiçbir zaman çıkmamaya da özen göstereceğim. Bu sorunun cevabını da dinsel yönden değil edebi hissedilebilirlik yönünden aktarmaya çalışacağım.

 

Biz dünyaya evvela yaşamak için geldik. İstediğimiz gibi yaşamak için irademizi ve aklımızı hediye etti Ulu Yaratıcı. Gülmenin, ağlamanın, hüznün, mutluluğun, pişmanlığın, haramın, günahın, iyinin, kötünün, düşmanın, dostun, karşımıza çıkan her şeyin tadına bakmak için atıyor kalbimiz.

 

Bir hikâyeyse yaşamak

 

Sevmek için geldik ilk olarak yaşamayı sevmek için, yaşamayı severek cümleye başlamış olduk. Bundan sonra elimizde nice kelimeler, nice noktalama işaretleri, nice tamlamalar, nice gereksiz sözcük kullanımları vardı. Son noktayı koyana kadar yazacaktık kendi hikâyemizi. Yaşamayı severek başlamış olduğuz paragrafın ilk kelimesi özne olmalıydı ve kendimizi severek özneyi seçmiştik. Sonra sevdiğimiz mekânlar ya da sevmediğimiz mekânlarda beklide gereksiz insanlarla gereksiz şeyler yaptık.  Böylece ilk cümlede tadına baktık ‘hata’ nedir öğrendik. Beklide ilk cümlede o kadar yandı ki içimiz ikinci cümleye ünlem ile başladık. Beklide noktayı koyup her şeyi geçmişte bırakamadık üç noktayla bilinmezleri yaşadık. Beklide o kadar anlamsız geldi yaşadıklarımız sitemkâr bir soru işaretiyle sonlandı cümlemiz. Böylece tüm zaman birimlerin de tanıdık elimizde olan tadına bakmamız gereken her şeyi kullandık. Kimini sevdik, kiminden ise beklide illallah ettik.

 

Gereksiz özneleri aldık belki hayatımıza, ne özneler girdi çıktı kim bilir hayatımıza? Ne yaşarsak yaşayalım vazgeçemedik yaşamaktan, hala yazıyoruz hikâyemizi şu ana kadar kaç paragraf bitirdik? Kaç kişinin, kaç iyini, kaç kötünün, kaş nice şeyin tadına baktık? Düşe kalak kaç kere ağzımız yandı, hala mı sütü üfleyerek yiyoruz yoksa geçmiş korkulardan? Noktayı biz koymayacağız bu hikâyede Allah ne zaman noktayı koydurtacak Azrail’e o zamana kadar yazacağız bu hikâyeyi. Ne entrikalar daha var kim bilir, beklide şu ana kadar çektiğimiz acı henüz hiçbir şey, ya da mutluluk gelecek cümlelerde, hayatımızın öznesi bile gelemdi beklide? Bilinmezler içindeyiz. Tek bildiğimiz kalem hala bende ve tadına bakacağımız çok şey var.

 

Geçmiş cümleleri okuyup ders alabiliyorsak, mutlu olmayı artık yazabiliyor ve gerçekten gülebiliyorsak, tadına baktığımız acı veya tatlı her şeyden zevk alabiliyorsak, sevmeyi de sevdiysek ve aşkı da bulduysak, kaybetmekten nefret edip kazanmayı yazmakta ısrar ediyorsak, nefreti yazmaktan nefret ediyorsak, insanları mutlu ettiğimizde mutluluğu yazabiliyorsak hikâyemize ne gerek var ‘niye yaşıyoruz?’un cevabına. Eğer bunlara hala erişemediysek o zaman bunları yapabilmek için yaşıyoruz.

 

Kendimiz için yaşıyorsak mutluluğu kendimiz için istiyorsak bu bencillikte kayboluyoruz. Selam filminden alıntı bir cümleyle bitiriyorum. İşte bunun içi yaşamalıyız ‘Size gerçek bir mutluluk söyleyeyim mi? BAŞKASININ MUTLUĞU İÇİN ÇALIŞIN, ONUN MUTLULUĞUYLA MUTLU OLUN’

MEHMED

( Bir Hikâyeyse Yaşamak başlıklı yazı Günesen tarafından 3.08.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.