ben her güneş doğumuna çırılçıplak bakan adamım
omuzlarımda boynu bükük yağmurlar
gözlerinin yerine bir çift kahve gözlü çocuğu ağlatırım,
bu gece
annem haber bile vermeden ölür
ve sen tam uyuyacağım sıra,
düşürürsün göğsünü baş ucumdan
...
yüzümü ay ışığına iliştirmeden son dûamı et
bu şehrin her sokağında
gölgemi kefenleyecek bir imam bulunur elbet
hatrımı soran kadınların elleriyle
okşama saçlarımı
sana anlatacak hiç bir şeyim yok artık
gönlümden giderken,
aklıma gelme zahmet ederek
afedersin,
bütün gülümsemeler birbirine benziyor
her fahişe namusundan asılıyor gecelerin karanlık tarafına
ve sadece yıldızlar tayin ediyor
ağız dolusu küfürlerin istikametini
farkında mısın ?
biz susunca daha bir güzelleşiyoruz
ne sen yalan söylüyorsun
ne ben senden nefret ediyorum
yalnızlığımı geri çeviremezsin
hele bir serçenin kanadından öperek salarsam gökyüzüne
bizim buralar bıraktığın gibi değil artık
ne bahar yeşilin tonunu tutturuyor
ne yağmurlar gözlerinin kahvesini unutturuyor
ne çiçekler açıyor
ne de çiçeklerle sevişen bal arıları var
bil diye söylüyorum,
hâlâ sol işaret parmağımda nikotin sarıları var
ne olur, saçlarını tembihle
ıslak ıslak oynaşarak yalnızlığıma el sürmesin
son kez öldür gözlerimi
ve gülümse
bir sabah uyandığımda,
aşk, tükrük saçarak öksürmesin
Ömer Töme