Binbaşı Necat ile konuşmasından sonra Kemal biraz buruklaşsa da, her
şeye rağmen çok güzel bir düğün olmuştu.
Sayde ve annesi Nurten hanım çok mutluydular.
Düğün için Aydın'dan gelen Sayde'nin teyzesi Ayten hanım. Bir kaç hafta
Nurten hanımla birlikte kalma kararı almış.
Yeni evlenen çifte de, Kuşada'sının güzel bir beldesi olan Güzelçamlı'da
bulunan yazlığının anahtarını vererek balayı için oraya gitmelerini önermişti.
Sayde ve Kemal bu teklife çok sevindiler.
Ancak Dükkandaki kuşlar ve çiçekler için bir çözüm bulmaları gerekiyordu.
Hele şeker onlar olmadan ne yapardı?
Sonunda Kemal dükkanı Kemeraltındaki komşularına emanet etti.
Şeker'i beraber götürmeyi düşündüler. Ancak Nurten hanım, hem oralarda
perişan olur. Hem de siz tatilinizden bir şey anlamazsınız diyerek, Şeker'in
bakımını da kendisi üstlendi.
Karı kocanın balayıları için artık bir engel kalmamıştı.
Anahtarı alarak bir kaç saat uyuduktan sonra sabah sekiz gibi yola çıktılar.
Artık önlerinde yepyeni bir hayat vardı. Yola çıktıklarında ikisi de çok
mutluydular.
Ancak Kemal yine de akşam Necat binbaşı ile konuştuklarını unutamıyor.
Hatırladıkça durgunlaşıyordu.
Bu durum elbette Sayde'nin dikkatinden kaçmıyor fakat Kemal'i üzmemek
için konuyu açmıyordu.
Sonunda Kemal Sayde'nin endişesini fark ederek konuyu kendisi açtı.
-Biliyorum farkındasın ister istemez kafama takıldı o konu.
Sayde önce anlamamış gibi davrandı.
-Hangi konu?
-Biliyorsun işte akşam Necat binbaşı ile konuştuklarımız.
-Ne konuştuğunuzu bilmiyorum ki?
-Sahi fırsat olmadı değil mi sana anlatmaya...
Birlikte görev yaptığımı , o zamanlar Albay olan Nurettin bey ve Rüstem
isimli bir yüzbaşı arkadaşım. O yıllarda katıldığımız bir toplantı nedeniyle
tutuklanmışlar.
- Üzüldüm. Çok zor tabi ki, Allah ailelerinin yardımcısı olsun. Kendilerinin
de elbette, ama hayatta her şey oluyor, neden bu kadar kafana takıyorsun.
-Bilmem, çok severdim ikisini de çok üzüldüm.
-Sadece bu değil ama seni üzen değil mi?
-Evet aslında, bir endişem de var. Sözü edilen toplantıya ben de katılmıştım.
Toplantı boyunca pek konuştuğumu hatırlamıyorum. Yalnız toplantının
sonuna doğru Albayım kendi konuştuklarını not almamı söyledi. Ben de
not aldım.
Sayde elini Kemal'in sürekli vites kolunda duran eline uzattı ve
-Bir şey yok ki bunda, onların suçlanmalıarı senin de suçlanacağın
anlamına gelmez. Belki başka nedenler vardır tutuklanmaları için.
-Neyse seninle konuşmak iyi geldi bir tanem, istersen kapatalım
artık bu konuyu.
İki saatlik bir yolculuktan sonra balayılarını geçirecekleri Güzelçamlı
beldesine varmışlardı.
Arabayı park edip eve doğru ilerlerken Sayde ilk defa geldiği teyzesinin
yazlığındaki harika manzarayı görünce sevinçle bir çığlık atarak
Kemal'e sarıldı.
Alelacele eşyalarını taşıdıktan sonra ilk işleri harika manzarayı
izlemek üzere terasa çıkmak oldu.
Ancak bu manzarayı sadece izlemekle olmazdı. İkisi aynı anda
biraz yürüsek mi? Deyince gülüşerek aşağı hızlı adımlarla indiler.
Biraz sonra o güzel manzaranın içindeydiler, sahile kadar
el ele yürüdüler.
Sonra bir çay bahçesinde oturup, çaylarını yudumlarken gözlerini
bir birlerinden alarak doğaya teslim oldular.
Devam edecek
Yazan ve Seslendiren Mehmet Fikret ÜNALAN