YOZGAT terakkide,terkos yapıldı,
Borular,çukura şöyle atıldı,
Koli basilleri suya katıldı! ..
Kimbilir,bu işte kimler satıldı? !
Şu biizim terkosun garip haline
Müteahhit denen sefil ağlasın… (*)
Karşıda bir tepe,üstü ağaçlık,
Kimi SOLUK diyor,kimisi ÇAMLIK;
KAYMAKDONDURAN’dan içersen lık-lık,
Mutlaka bulursun iyilik-sağlık…
Çamlıktaki çeşmelerin haline
KÖŞK’e işeyeni gören ağlasın (*)
Çamlığın altında var bir Hastane..
İçinde yatmıştım,ben de bir kerre…
Helâlar,duvarlar pislik içinde! ..
ALLAH’a yalvardım,düşürme! .diye..
Hastanemizin acıklı haline,
Yatak bulamayan hasta ağlasın.
Saat kulesi var,çarşı içinde,
Sırada bekliyor,üç-beş makine.. (*)
Üzerinde (yirmi kişilik) diye
Yazar,ammaaa,insaf nerede bizde? ..
Ezile-büzüle,canından bezen
Yolcunun haline motor ağlasın! ..
Tanzifat,tenvirat..Yok nemne diye (*)
Paralar verilir Belediye’ye..
Yılda bir,yanılıp geleydi diye
Bekleriz,çöpçüsü gelmiyor niye? ..
Sokakların,caddelerin haline
“.Çöpçüüüü-çöpçüüü! ”diyen sesler ağlasın..
Çarşıda bir küçük sinema vardır,
Sıra araları birhayli dardır..
Filimleri desen,göbek ayardır…
Düşünülen ancak,para ve kârdır…
Sinemanın şu acıkjlı haline
Koca Sinemayı yıkan ağlasın..
YOZGAT’ın pazarı,her hafta Salı,
Öteberi alır-satar ahali;
Yılda değişirse,iki-üç VALİ…
Şöyle memleketin ne olur hali? ! .
Yeni gelen Valmizin haline
Merkeze alınan Vali ağlasın…
Ahali tenbeldir,sırtüstü yatar..
Gelinlik kızını BAŞLIKLA SATAR
Parayı az bulur,yüzüğü atar
Bu,böyle giderse,memleket batar…
Şu boktan adetin,boktan haline
Yuva kuramayan gençler ağlasın,,
Yozgat’ın insanı bambaşka âlem..
Bîaman,bîinsaf elinde herdem..
Kalmamış huzuru,ağlar demadem! ..
Ekmeğe katığı,gözyaşı,elem..
Halkımızın şu perişan haline
ÇAPANOĞLU gelsin,kendi ağlasın! ..
Mezarlıkla dolu,İlin dört yanı…
Görenin başına çıkıyor kanı…
Taşlarından kurşun söküp,kaçanı! ..
Kör müsün,takip et,sen kendin tanı (!)
Kırık-yıkık mezarların haline
Çuvalla taşınan kemik ağlasın..
Güneydeki tepe,Nohutlu Baba..
Doruğunda yatar,Evliya-Baba…
Yokuşdan çıkamaz atlı araba;
Dilek dileyenler sığmaz hesaba…
YOZGAT’ı koruyan Evliyaların
Haline Peygamber,Nebi ağlasın..
İlin ortasından akar bir dere,
Senede coşar da bir-iki kerre;
Seller olup giiriverir evlere…
Boklu öz’dür adı,uslanmaz dere! …
İkidebir coşup-gelen derenin
Haline, sel giren evler ağlasın! ..
Sabah-sabah esen SEHER YELI mi? .
İnsanımız akıllı mı,deli mi?
“.Şeker pınarında yudum elimi,
Kime arzedeyim garip halimi..? . ”
“ Geçer gider bir gözleri Sürmeli…”
Yanık Sürmeliyi duyan ağlasın..
Halkımızın bir kısmının karnı tok,
Kiminin de yemeğe ekmeği yok! .
Fukarası,dilencisi haylı çok…
Yazmak ile bitmez,bunu sonu yok,,,
YOZGAT’ın bitmez-tükenmez derdine
BABAMIZ DEVLETTİR…DEVLET AĞLASIN..
-YOZGAT-1947
*) Müteahhit / Bu kelimeyi benim bilmeme imkân
yokmuş diye,gazeteye basmamışlardı..
*) Makine / Otobüse Yozgat şivesinde öyle denirdi
*) Köşkler harab olmuş,dinlenmeYe gidenlerin
bazıları bu saygısızlığı yaparlardı..Hoş başkaca
da yapabilecekleri mahal de yoktu ya..