Kalbin hançerlenmesi değildir
Aşkın ölümsüzlüğünü dirilten
Dilsiz güvercinler şehrinde kurşunlanan bendim
Tut beni
Ben ki…
Nalsız kısrakların meydan düellosundaki çığlığım
Ben ki…
Gözleri erguvan görmüş üveyiklerin kanat sesiyim
Ben ki…
Aharlı zamanların kuytularına yağan
Baharların son yolcusuyum
göçü azat eden aşkların ayakuçlarından dirildim
Gül yaprağına sarılı kalbimin atışlarını
Ufku göklerde engin denizlere adadım
Tanrının fırtınalar bahşettiği
Efsunlu gözlerin takıldı gözbebeğime
Yıldırımlar düştü göğsüme
Çöller üşüdü
Yaşayamadığım duyguların matemi var içerimde
Tut beni…
Yüreğimin fakir yanı goncaların sürgününde
filizlendi
Senin zülüflerin savruldu sokaklarımda
Bütün aşkların adımını kefenledim
Dikenli tozlu yolları yanık türkülere koştum
Ermek için sırrına
Senli dualar asılıyor dudaklarıma
Bereketsiz toprakları bekleyen
Yırtık mintanlı korkulukları uzağıma alarak
Nice yamaç yüzlü donuk bakışlı
Düş avcılarını aştım da geldim
Susadığım aşk kadehlerinden
Sen akıyorsun kalbimin pınarlarına
Aşkı için ölmenin gerekliliğini kutsayan
Bakir yazgı ile pazarlıksız bir ömür bekliyor
kapında
Ey gizem…
Ey gülü ateşle sunan gül peri
Güneşi kıskandıran cemalinde
Aşkın aldanmayan yüzünü gördüm
Seninle ölmek en uzun hakikatim
Tut beni… Nefes ver hücrelerime
Sana geldim…
Yazarın
Önceki Yazısı