Yavruma Ağıt
Mayısın dördü idi, sen gelmiştin dünyaya
Hasretle beklediğim, yüzünü gördüm yavrum.
O tenini kokladım, cennet kokusu diye
Pamuksu ellerini, yüzüme sürdüm yavrum...
Bir mutluluk, bir sevinç, belirdi gözlerimde
Gece gündüz demedim, salladım dizlerimde.
Bir şikayet, bir sitem, yok inan sözlerimde
Her günüm, her anımı, severek verdim yavrum...
Sen benim değişmeyen baharımdın, yazımdın
Birazcık hasta olsan, yüreğimde sızımdın.
Canımdan çok sevdiğim, bir tanecik kızımdın
Saçını ellerimle, tarayıp ördüm yavrum...
Bu kaçıncı acı yıl, sensiz kaçıncı sene
Aylardan mayıs ayı, günlerden dördü yine.
Nasıl rast gelmişti ki, aynı ay, aynı güne
Sen değil de toprağa, sanki ben girdim yavrum.
Biliyorum ki sana, malum bütün hislerim
Tamamlayıp ömrümü, kavuşmayı isterim.
Yüreğimde bir sancı, daralıyor nefesim
Gözümdeki bu yaşlar, sevinçten derim yavrum...
Sanmıştım ki, koskoca bir ömür var önünde
Kader ayırdı bizi, yedinci yaş gününde.
Çok yalvardım ALLAH a, al canımı benim de
Sanırım ki sonunda, murada erdim yavrum...
"Kul Hilmi"der; bir kadın, kırkla kırk beş yaşında
Pamuk gibi bembeyaz, tek siyah yok saçında.
Bulmuştuk cesedini, bir mezarın başında
Bir eli göğsündeydi, BİRİ MEZAR TAŞINDA!...
(
Yavruma Ağıt başlıklı yazı
Hilmi Coşkun tarafından
3.10.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.