Pazarcının Dramatik Yaşamı ...
PAZARCI ESNAFININ DRAMATİK YAŞAMI ...
Merhaba gönül dostlarım. Uzun yıllar pazarcılık yaparak emekli olduğum için sanatımın gereği biraz olsun meslektaşlarımın sorunlarına değinerek pazarcının dramatik yaşamından sizlerinde haberi olsun düşüncesiyle konuyu izah etmeye çalışıyorum. Pazarcılık sabit dükkanları olan esnafların bir kolu durumundadır. Dükkanında umduğunu bulamayanlar pazara yönelebilirler.
Dükkanı olmayıp da varını yoğunu sermaye ederek sıfırdan bu işe atılan esnaflarımızda çoğunluktadır. İl , ilçe, nahiyelerde belirli günlerde semt pazarı kurulmaktadır. Her yörenin belirli esnafları ve belirli yerleri vardır. Türk milleti de olsa o pazara dışarıdan gelip ilk defa sergi açacak kişiye yabancı diye hitap ederler. Çünkü o pazarcıya zabıta yer göstermedikçe satış yapamaz.
Her hafta pazarı takip eden pazarcının önemli bir manisi olup gelemezse yakın arkadaşına yerini emanet edebilir. Çünkü dükkanlardaki esnafların kira ödediği gibi pazarcılar da her hafta açtığı yere yer parası ödemek zorunda. Üç hafta üst üste bir sebep olmadan yerine sergi açmayanlar da pazardaki yerini tehlikeye düşürebilir. Çünkü pazarda bulunan her yer o gün için değerli olup boş bırakılmasına zabıta da izin vermez. Kira bedelini almak zorundadır.
Pazarda yerleşim planı ve giriş çıkışlar görevliler tarafından belirlenmiştir. Zamansın gelene kapı kapandığında içeriye geçiş hakkı tanımazlar. Esnaflar soğuk sıcak demeden bir gün öncesinden hazırladığı yiyecek ve giyecekleri, ihtiyaç duyulacak malzemeleri bir gün öncesinden hazırlarlar. Yağmurda, yaş demeden, karda kış da da satışına devam etmek zorundadır. Çünkü esnafın gönlünü aldığı belli müşteriler vardır. Onların güvencini yitirirse zarara uğrar.
Emek çekip kurduğu çadırı bir fırtına veya rüzgar sürükleyebilir. Üşümemek için meyve kasalarını teneke içinde yakmak zorunda kalırlar. Bazı mallar güneşten solar, bazısı da yağmurdan ıslanırsa çürür. İklim şartlarının elverişiz oluşu, yeterli müşterilerin gelmeyişi pazarcıları zarara uğratabilir. Hanen den biraz uzak gittiğin için sıcak ortama dönüşün elbette zorlaşmaktadır.
Toptandı halinden aldığın taze ürünleri bir kaç gün içinde bitirmek gerekir. İhmal ettiğin zaman borcunu da vergini de yatıramazsın. Bakliyat , kuru gıda her zaman titizlik ister. İçine yabani hayvanlar musallat olduğunda tavuklara yem olarak atmak zorunda kalırsın. Pazara gitmeden iklim şartlarına göre giyinmelisin, aksi halde ya yanarsın, ya da donarsın, mağdur olmamalısın.
Pazara giderken çok sıkıntılar yaşanır örneğin : Sabah vasıta çalışmaz, Çalışsa da başka arızalar yaratabilir, teker patlayabilir, dalgınlık sonucu kaza olabilir, rüzgar yükü üstünden savurabilir, yollar tıkalı olabilir vs. Pazara gelir gelmez ardında acı haber gelir, dönüş yapmak zorunda kalırsın. Bazen en önemli aleti yani teraziyi evde unutabilirsin. Buna benzer sıkıntılar yaşanıyor.
Bazı esnaflar siftah edemeden bile sergisini toplamak zorunda kalıyor. Her pazarcının yakıt, ulaşım, yer, ve yeme içme masrafları bulunmaktadır. Bir esnafın huzursuzluğu diğerlerini de düşündürür. Sadece esnaflar değil bir çok vatandaşımız arzu ettiği gibi alış veriş yapamıyor. Kaliteyi ucuza almanın mümkün olmayacağını algılıyoruz. Allah her kişinin sıkıntılarını gidersin, pazar esnaflarımız dahil tüm esnaflarımıza yardımcı olsun. Hoşça ve dostça kalınız.
***** SİFTAH YOK *****
Sabahın seheri yüzü yıkarız,
Malı hazırlayıp yola çıkarız,
Münasip görünen yere bakarız,
Siftah edemeden öğle oluyor.
Almayan soruyor, alan soruyor,
Pazarlık yaparak kafa yoruyor,
Zararlı teklif de aklım duruyor,
Siftah edemeden öğle oluyor.
Algı var, vergi var ulaşım masraf,
Vitrinin içinde döşelidir raf,
Uyanık değiliz yaşıyoruz saf,
Siftah edemeden öğle oluyor.
Soğuğu, sıcağı çektirir aman,
Akşam üzeri de doluyor zaman,
Ucuza kapacak müşteri yaman,
Siftah edemeden öğle oluyor.
Zeki de hevesli sarılır işe,
Asla haram rızkı değdirmez dişe,
Esnaf arkadaşlar razı dönüşe,
Siftah edemeden öğle oluyor.
******* AŞAR *******
Gönlünce yaşamak istesen bile,
Felek acımasız yapıyor hile,
Zamanlı, zamansız basarız zile,
Her kişinin derdi kendini aşar.
Ağrıdan, sancıdan sızlıyor etler,
İçini kaplamış her türlü dertler,
Şekilden şekle de girer suretler,
Her kişinin derdi kendini aşar.
Ellerim semada, duada ağzım,
Doktora gitmeye vasıta lazım,
Umutla bekliyor oğlum ve kızım,
Her kişinin derdi kendini aşar.
Kimi komşusundan medet umuyor,
Kimi sabrederek derdi yeniyor,
Kimi soğuk yerde yalnız donuyor,
Her kişinin derdi kendini aşar.
Fesat insanlarda kurtlar kaynaşır,
Kimi mütevazi çabuk anlaşır,
Zeki de hisleri yazar paylaşır,
Her kişinin derdi kendini aşar.
Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.
(
Pazarcının Dramatik Yaşamı ... başlıklı yazı
Ispartalı tarafından
20.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.