“Evet, kanaat eden iktisat eder; iktisat eden bereket bulur”. Bediüzzaman
Allah,
göklerde ve yerde yarattığı her şeyi kullarının emrine vermiş, görünür
ve görünmez nimetlerle rızıklandırmıştır. İnsanın yapması gereken bu
nimetleri israf etmemek ve Rabb’inin hoşnutluğu amacıyla kullanmaktır.
İnsan
sebeplere bağlı olarak, çalışır, Rabbi ne kadar verirse onunla yetinir,
kısmetine razı olur. Bu kanaat etmektir. Ancak kanaat yanlış anlaşılan
bir kavram ve "Allah bu kadarını nasip etti, yeterli” diye düşünerek
insan tembellik eder. Böyle bir teville tembellik etmek, çaba
göstermemek yanılgıdır oysa.
Kanaat, verilenle yetinmek değil
geçinmektir; o yüzden inananlar Hz. Süleyman(as) gibi daha fazlasını da
isterler. Peşinden koşulan her şeyin yok olacağını, malın ve saygınlığın
burada kalacağını bilen mümin, hiçbir zaman dünyanın ardına düşmez.
Sahip olduğu zenginlik onu şımartmaz; verilen nimetlere şükür içinde
olur.
Hz. Süleyman(as)’ın, "Rabbim, beni bağışla ve benden sonra
hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz Sen,
karşılıksız armağan edensin." (Sad Suresi, 35) diyerek ettiği dua gibi,
Müslüman, Allah yolunda harcamak için dünya hayatında zenginlik ve mülk
isteyebilir, bunun için çaba gösterebilir. Allah rızası için gayret
etmek, hizmet etmek insanın fıtratına en uygun olandır; mutluluk
sebebidir. Oturmak, tembellik etmek ise ızdıraptır.
Bediüzzaman
vücutta atalet (hareketsizlik, tembellik) olmadığını şöyle ifade ediyor;
"İşsiz adam, vücutta adem hesabına işler.“En bedbaht, en muztarip, en
sıkıntılı; işsiz adamdır. Zira atalet ademin biraderzâdesidir [yokluğun
kardeş oğludur]; sa’y(çalışmak) vücudun hayatı ve hayatın yakazasıdır
(uyanıklığıdır).” (Sözler, s. 671)
“İşsiz, tenbel, istirahatla
yaşayan ve rahat döşeğinde uzananlar, ekseriyetle sa’yeden,
çalışanlardan daha ziyade zahmet ve sıkıntı çeker. Çünkü, daima
işsizler ömründen şikâyet eder, eğlence ile çabuk geçmesini ister.
Sa’yeden ve çalışan ise şâkirdir, hamd eder, ömrün geçmesini istemez.”
‘İstirahat
döşeğince tenbelce yatan ömründen şikâyetçidir. Sa’yeden, çalışan ise
şükreder’ küllî düsturdur. Hem o sır iledir ki, ‘Rahat zahmette, zahmet
rahattadır’ cümlesi darb-ı mesel olmuştur.”(Lem’alar, s. 128)
İnsan elindekiyle yetindiğinde fiili duası olan çalışmak gibi, sözlü duadan ve dolayısıyla duanın bereketinden de yoksun kalır.
Diğer
taraftan kanaatsizlik, şükür yerine şikâyet ettirir. Bediüzzaman’ın
ifadesiyle insan, "meşru, helâl, az malı terk edip, gayr-ı meşru,
külfetsiz bir malı arar. Ve o yolda izzetini, belki haysiyetini feda
eder."
Kanaatin azîm menfaatine ve hırsın büyük zararına
Bediüzzaman canlılar aleminden, "... rızka muhtaç ağaçların fıtrî
kanaatleri, onların rızkını onlara koşturduğu gibi, hayvânâtın hırsla
meşakkat ve noksaniyet içinde rızka koşmalarını" örnek veriyor.
"Hem
zayıf umum yavruların lisan-ı halleriyle kanaatleri, süt gibi lâtif bir
gıdanın, ummadığı bir yerden onlara akması ve canavarların hırsla
noksan ve mülevves rızıklarına saldırması, dâvâmızı parlak bir surette
ispat ediyor."
Ayrıca Üstad, “kanaat, tükenmez bir hazinedir.”
(Fethu’l-Kebîr, 2:309.) hadîsinin sırrıyla, kanaatin iyi bir geçim
kaynağı olduğunu, hırsın ise perişanlık, yoksulluk ve hüsran kaynağı
olduğunu ifade ediyor.
Allah, harcamadaki ölçüyü Kuran’da, “Onlar,
harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne kısarlar; (harcamaları,) ikisi
arasında orta bir yoldur.” (Furkan Suresi, 67) ayetiyle haber veriyor.
Peygamberimiz (asm) de bu konudaki dengeyi şöyle açıklıyor:
"Yiyiniz,
içiniz, sadaka veriniz ve giyininiz. Ancak kibirlenmeyin ve israf
etmeyin. Şüphesiz Allah nimetinin eserini (görüntüsünü) kulunun üzerinde
görmek ister.” (Buhari, Libas 1; İbnu Mace, Libas 23.)
Mümin
bilir ki, Rabbi mülkü ve ihtişamı birer nimet ve imtihan vesilesi olarak
verir. Bu, onun Allah aşkını ve korkusunu daha da artırır. Örneğin Hz.
Süleyman, muhteşem bir güç, servet ve iktidara sahip olmasına rağmen,
her zaman Allah’a karşı içinde derin bir saygı taşımış ve tüm
imkânlarını O’nun yolunda kullanmıştır.
İsraf denildiğinde
genellikle para, yiyecek ya da malların israfı düşünülür. Oysa zamandan
sağlığa kadar Allah’ın bahşettiği her nimetin, Allah rızası dışında
gereksiz yere harcanması bir israftır. Ve Allah, “Sonra o gün nimetten
sorguya çekileceksiniz.” (Tekasür Suresi, 8) buyurarak insanların,
verdiği nimetleri nasıl kullandıklarıyla ilgili ahirette sorguya
çekileceklerini haber verir.
Mülkün gerçek sahibi Allah’tır. Bu
sebeple müminler sahip oldukları hiçbir şeyin gerçek sahibi
olmadıklarının bilincindedirler. "Akrabaya hakkını ver, yoksula ve
yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma. (İsra Suresi, 26) hükmü
gereği ihtiyacı olana yardım ederler ancak gereksiz harcamada
bulunmazlar.
İslâm, hayatımızda her konuda bir denge sağlar. Allah’ın istediği gibi vasat ümmet olmamıza yardımcı olur.
İsraf
içinde yaşayanlar, ahirette Allah’ın huzurunda yapayalnız sorgulanırlar
ve hesaptan iflâs etmiş olarak ayrılırlar. Bu duruma düşmemek için
ahirette verilecek hesaptan korku duyarak yaşanmalı. İnsan, önden
gönderdiklerinin yeterli olduğunu zannederken, hepsinin boşa gittiğini
görüp hüsrana uğrayabilir.
Ahirette yoksul olmamak için,
nimetleri ne hoyratça kullanarak israf etmeli ne de kısmalı. Allah’ın
lütfettiği nimetleri savurganlığa dönüştürmemeli; kayba uğramamak için
şükretmeli nankörlük etmemeli.
“Ey kanaatsiz, hırslı ve
iktisatsız, israflı ve haksız, şekvalı, gafil insan! Katiyen bil ki,
kanaat, ticaretli bir şükrandır; hırs, hasaretli bir küfrandır(zarara
uğratan bir nankörlüktür). Ve iktisat, nimete güzel ve menfaatli bir
ihtiramdır(saygı göstermedir). İsraf ise, nimete çirkin ve zararlı bir
istihfaftır(hafife almadır). Eğer aklın varsa kanaate alış ve rızaya
çalış. Tahammül etmezsen, ‘Ya Sabur’ de ve sabır iste, hakkına razı ol,
teşekki etme(şikâyet etme). Kimden kime şekva ettiğini bil, sus.
Herhalde şekva etmek istersen, nefsini Cenab-ı Hakk’a şekva et; çünkü
kusur ondadır.” (24. Mektup)
Fuat Türker
(
Ey Kanaatsiz, Hırslı, İktisatsız, İsraflı Ve Gafil İnsan! başlıklı yazı
fuatturker tarafından
25.11.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.