Bahtımın sahifesine şöyle bir baktım
Hicranın fevkinde yine bugün akşamladım kaldım, yalnızdım
Andığım her nefesin bağrında sabahladım, hüzünle hıçkırığa kandım ağladım
Nereye baksam sancıyı yudumladım, ıstırabın sızısıyla vakti andım ve dağlandım
Sanki yaralıydım, kanım sızıyordu
Düşündükçe mahzunluğum başlıyor, efkârın sağanağı akıyordu
Her şey sükût etmiş, ferleri gitmiş, nazar nefesin teslimiyetinde bir garipmiş
Meğer aşk, sinenin her anına şahitmiş, evvel emirde kefen biçilmiş, nüzulde gelmiş
Pencereyi açtım ve seyre dalmıştım
Temaşa ettiğim sokağın masumluğunu andım niye hayıflandım
Meskûn mahalde mekân tutmuş yaprakların hicranıyla bir ayıldım yandım
Güneşin şevkini, ışığın fevkini, kulluk bilincini efkârımla yeniden tattım, ağladım
Bir anda kabrin sancısı kuşatmıştı
Ölmek, vakti saati geldiğinde mücbirdi, mühlet oysa ne içindi
Aşk, halimde bir demdi, ne kadar hasretine ram olsam da çok mukadderdi
Heves niye şevkti, umut baht için ne mühim bir dilekti, beklemek niye aşka tabidi
Yangınlığım yabanlığımdan geliyor
Neyleyim ki harı bağrımı delerek, esinle ne çok yüzleştiriyor
Yürek titriyor, gözler nemleniyor ki şu okunan ezanlar neye davet ediyor
Yine bir ah çekerek ve ibretin her halini nefeslenerek ram oluyorum sessiz haykırışa
Şayet tebessüm etmek bahtıma arsa
Niyazım her halükarda ve muhtaçlı soluklara, icabet buysa
Tamburun hüzzamı aksettiren tınısıyla, güfteler uhdeleşen muratsa korkma
Aşk, kalbin en mübariz şarkısıysa, kar durmadan yağsa da sevda yar için olmayınca
Ağla, evet, hiç durmadan sabahla
Vuslat kul için bir vakıaysa uyuma ve hiçbir zaman korkma
Kalbin burkulsa da, umudun ihsanı uzasa da unutma, hikmeti hakikat var ya
Dirilmek başlıyor şimdi, şafak sökün ediyor imdi, tefekkür akıl için en büyük lütuftu
Mustafa CİLASUN