Ey sevgili; öyle bir ağladım ki sana,
yağmurlar bile gözyaşımı kıskandı. Aslında her düşen damlada sen vardın,
yaşanmış ve yaşanacak anılarımız vardı. Hiç birini tutamadım, seni tutamadığım
gibi… Onlarda gönlümden düşüp paramparça oldular. Şimdi herkesin sesinde, sözünde
ve yüzünde birazcık sen varsın. Ama hiçbiri sen değilsin, olamasın da zaten.
Senin başkasıyla olduğunu düşünmek
ıstırapların, işkencelerin en ağırı sevgili. Öyle bir gittin ki benden, beni
bile benden aldın.
Artık o pamuk ellerini başkası mı tutacak, başkası mı sarılıp öpecek
seni, başkası mı o cennet kokunu içine çekecek? Başkası kelimesini düşündükçe
resmen kanayan yarama tuz bastığının farkında değilsin! Artık gecelerden bile
nefret ediyorum. Sensiz dışarı çıkıp Yıldızımızı da seyretmiyorum. Çünkü bizim
yıldızımız yok artık, sönüp gitmiş, tıpkı aşkımız gibi. Bize ait hiçbir şey kalmadı
sevgili. Belki de benliğimi, yokluğuna alıştırmalım sevgili. Hayatın devam
ettiğini, insanların hala gülüp eğelendiğinin farkına varmalıyım. Ama sensiz
nasıl yaşayacağımı bana öğretmeden öylece çekip gittin. Bir balık misali sudan
çıkardın beni susuz yaşa diyorsun. Nasıl olacak be sevgili, sensizliği o kadar
kolay mı sandın? En büyük işlediğin günah nedir biliyor musun sevgili, giderken
beni yaralı bırakmayacaktın! Mademki hançeri vuracaktın neden kalbime değil de
sırtıma vurdun. Arkadan vurmak çok mu kolay geldi sana. Gözlerimin içine
bakarak vursaydın ya çok mu ağır geldi sana.
Gittin ama unuttuğun bir şey vardı sevgili, senin açıp bıraktığın
yaralar gün geçtikçe sarıyor kendini, iyileşiyor anlayacağın. Ama senden sonra
kalbime kara bir kilit vurdum. Şairin dediği gibiyim artık; “ne seni
sevebiliyorum nede senden kopabiliyorum” ortada bir yerdeyim, çaresizim ama
biliyorum ki yine de çare sensin. 28.10.2012