şimdi yazan ben değilim
ağzı köpüren zamanın
sözcükleridir
kalemin mürekkebine batan
ya tutup eskiciye vermeli bu zamanı
ya da; 
uçurtma yapmalı,
ipini göğe salmalı
uzadıkça uzamalı 
üstünde geçmiş olsun notuyla 
tanrının hasta yatağına..



suskumun sırtında tümsek
düşe kalka, güç bela oturuyor salaklığım
canım çok yanıyor, 
hor görülen ayak seslerimi
köpekler ısırdı
aklı çelinmiş hiçliğimin elinde bir kitap
ağlayarak okuyor kitabı
sus diyorum, 
sus!!
ağlamadan oku
budalayı..



yol ver aşk,
yol ver gözüm!
mümkünse uzaktan bakmak istiyorum
dilimle yumruk attığım
badem kafalılara..
ben adalet dedim
onlar kefen
ben insanlık dedim
onlar
azı dişlerini gösterdiler
esmerliğime..



ağzımın içinde deviniyor polifonik küfürler
sağımda solumda röntgenci hayaletler
başımın üstünde mağrur bakışlı evren
yüreğime serdiğim kırmızı halıdan
politik adımlarla geçiyor hayvanlar..
kesin sesinizi!! 
bu yalnızlığın eseri benim
ileri gidin çakallar,
tilkiler,
daha ileri!
sesiniz soluğunuz
yaklaşmasın kulağımdaki çekiçlerin dişlerine
soğuktu hava 
soğuktu şiir!
ben ona sarıldım 
o bana
yabancılaştım sıcağa..



kedi ulaşamadığı ciğere pis dedi
düşünde gördü;
üstünü örttü
kara kefenle..



az önce,
toprakla ilişkisini yalanladı solucan
koşarak geçti yanımdan
bir sıçanın çığlık atan kalbi,
evlenmek istiyor beş gözlü arı
gözlerinden ikisi oturmuş güllerin üstüne
üçünü göndermiş
ana kraliçenin mahkemesine..
aşk mıydı!
iblisin kalbini heyecandan öldüren
endamı güzel mevsimlere
kırık not veren
ardımda;
yoksul zamanlarımı güldürmeye çalışan
polyannanın kalbine
bir bıçak gibi düşen



ne vakit doğal afet görsem
bir ordu insana benzetirim
gece kara rujuyla dudaklarımı boyarken
eklem bacaklıların gözlerinde üşür
yüksek sadakat
içimde eksik kalan ne varsa
aklımda kalan soru işaretlerin çengeline asarım



eyy acı!!
senin kudretin yetmez
beni dibe vurmaya,
ne vakit ciğerimden bir parça kopar da,
üstünü örtersem kara toprakla
sözüm söz!
diz çökeceğim önünde
varsın insanlık kendi içinde tutuklu kalsın
mümkünse uzaktan bakmak istiyorum
karanlığın derin uykusuna



yol ver aşk,
yol ver yüreğim,
dudaklarının arasında kalan
ölü bir çiçektir 
bırak onu!
düşsün,
ait olduğu yere
parçala yüreğinin örümcek ağlarını
bak!
tenin uyuşmuyor geceyle gündüze



haydi!! 
bir şiir daha yaz üstat
bilirsin
soba gibidir yürek
her kelime her sözcük
odun ve çıra
harlansın kalem
ateş alsın ağırdan ağırdan
öylesine deli bir aşktı
şiirimin ceplerini delip te geçen..


Sevdambeyaz


( Doğaçlama başlıklı yazı Sevdambeyaz tarafından 17.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu