Bardaktan boşalırcasına yağan yağmuru temaşa ettikçe,
Benim ben diyenlerin yüreğine tarifsiz korkular düştükçe,
Gerçek yar visali için meşakkatli yollarda yolcu oldukça,
Gönül gergefine en manidar aşkını nakşettikçe,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.
Aşkın kum çöllerinde sana olan hararetim artıkça,
Özleminle seni bana getiren yollara baktıkça,
Yar yokluğunda gönül mangalında sevda ateşlerini yaktıkça,
Gökyüzünü simsiyah bulutlar kaplarken şimşekler çaktıkça,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.
Gönül tarlalarına aşkın fidelerini dikip can sularını verdikçe,
Aşkın yaylasına sevda çadırlarını mahirce gerdikçe,
Dervişlerin meclisinde henüz sevdalanmayanları yerdikçe,
Kem gözlülerin bileklerini aşkın er meydanında yere serdikçe,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.
Sevdanın kesik uçlu kalemiyle sana olan aşkımı yazdıkça,
Aşka giden yollarda menzil murad almayanlara mezar kazdıkça,
Kuş uçmaz kervan geçmez ulu dağlarda aşkın naralarını attıkça,
Yazıp yazıp gönderemediğim sevda mektuplarını yaktıkça,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.
Uzun ve sessiz gecelerde şirin uykulara hasret kaldıkça,
Zulumetli, dipsiz kuyularda çarnaçar yaman bir halde oldukça,
Sana olan bu sevda beni muhacir edip yadellere saldıkça,
Aşkın efsunlu uduyla en dertli sevda şarkılarını çaldıkça,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.
Zemheri soğuklarında buğulu camlara veçhini çizdikçe,
Birlikte yürüdüğümüz sevda ormanlarında bir başıma gezdikçe,
Sevda filimlerinde sevdalıları yaşlı gözlerle seyrettikçe,
El ele tutuşmuş sevgilileri gördüğümde tarifsiz duygular sezdikçe,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.
Her hilali her dolununayı gördüğümde maşallah dedikçe,
Sevdalıların meclisinde seni ve aşkını anlattıkça,
Aşkın pazarında tellal olup sevdaları sattıkça,
Yokluğunda sevdan sürmeli gözlerimin didelerinden yaşlar aktıkça,
Nur cemalin geliyor sana meftun gözlerinin önüne.