Hayat üç adımlık rüyaydı
Ve erken dinlediğimiz bir masal.
***
Bir çam ağacı yakamoz dalgasında
Gölgesi düşer saçlarıma
Titreşir semada son pırıltı
Sen hiç gökkuşağından atladın mı hey çocuk!
Her yağan yağmurun ardından atlardık eskiden
Keder nedir bilmezdik
Dizlerimize kadar sıvayıp geçerdik nehirden
Renkli hayaller bulvarına giderdik
Sonat kokan bahçelerden geçer
Lavanta kokulu dallardan yeni hayaller toplardık
Sonra ıslanırdık pembe yağmurların altında
Annemiz kızardı her gün ıslanmış çoraplarımıza
Hasta olmazdık biz çocuk
Dağlar bayırlar bizimdi o zamanlar
Ve tüm kırlar bize hizmet ederdi onca büyük olsa da
Küçücük güzelliklere sevinirken
Büyük umutların üzerinden atlardık
Dallarının en yükseğine çıksak da kızmazdı çitlembik ağacı
Mavi uçurtmanın kuyruğuna takılabiyorduk mesela
Ve onunla uçuyorduk adını bilmediğimiz diyarlara
Tek gözlü korsanlar,
Koca koca devlerle vuruşuyorduk kazdığımız siperlerde
Ne yorgunluk ne yenilgi vardı bu savaşta
Biz gülüyorduk çocuk!
Çok gülüyorduk hemde
Kararan gökyüzüne bakıp ağlıyorduk oyunun bitmemesine
Biz oynuyorduk ve oynarkende kaybolurduk dünyamızda
Tahtadan atlarımızla koşuyorduk delice
Düş bahçelerimiz istila edilmemişti henüz
Biz Gerçek zamanların cennetini yaşadık çocuk
Gökkuşağından çok atladık
Araba direksiyonu çeviren bu eller çemberde çevirdi bir zamanlar
Ve ağladı Balonunun patlamasına
Kendi anlattığımız masallara ilk biz inandık çocuk!
Daralan boşluklara bakıp ağlıyoruz bu gün
Saklı cennetin çocukları için gözyaşlarımızı içimize akıtıyoruz
Güzel zamanlardı ama
Biz gökkuşağını koruyamadık
Kayboldu göğün yüzünde
Şimdi küçücük sınırlı dünyalarımıza sığmayan çapta
Büyük düşünceleri bıraktık geride.
Ve gökkuşağından atlayamayan çocuklara üzülüyoruz
Tüm samimiyetimizle
Masallara inan çocuk çünkü onlar gökyüzü kadar mavidir!
maide özgüç